1. [26:134] | vecennâtiv ve`uyûn. | وجنات وعيون وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
---|
Elmalılı | "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir." |
Y. Ali | "And Gardens and Springs.
|
Words | | وجنات - And gardens| وعيون - and springs.| |
Pickthal | And gardens and watersprings. |
Arberry | gardens and fountains. |
Shakir | And gardens and fountains; |
Free Minds | "And gardens and springs." |
Qaribullah | gardens and fountains. |
Asad | and gardens, and springs -: |
Diyanet Vakfı | "Bahçeler çeşmeler." (Allah'a karşı gelmek) den sakının. |
Diyanet | Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi. |
Edip Yüksel | "Üstelik bahçeler, pınarlar..." |
Suat Yıldırım | Allah'a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!” |
Yaşar Nuri Öztürk | Bahçeler, pınarlar." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve bahçeler ve kaynaklar ihsan ederek. |
Ali Bulaç | "Bahçeler ve pınarlar da." |
Süleyman Ateş | Bahçeler, çeşmeler. |
Önceki [26:133]< >[26:135] Sonraki |