Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :  26 - ŞuaraGörüntülenen ayet : 189 | 227 - Sure No: 26
Önceki [26:188]< >[26:190] Sonraki
1.
[26:189]
fekeẕẕebûhü feeḫaẕehüm `aẕâbü yevmi-żżulleh. innehû kâne `aẕâbe yevmin `ażîm.فكذبوه فأخذهم عذاب يوم الظلة إنه كان عذاب يوم عظيم
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
Y. AliBut they rejected him. Then the punishment of a day of overshadowing gloom seized them, and that was the Penalty of a Great Day.
 Words| فكذبوه - But they denied him,| فأخذهم - so seized them| عذاب - (the) punishment| يوم - (of the) day| الظلة - (of) the shadow.| إنه - Indeed, it| كان - was| عذاب - (the) punishment| يوم - (of) a Day| عظيم - Great.|
PickthalBut they denied him, so there came on them the retribution of the day of gloom. Lo! it was the retribution of an awful day.
Arberry But they cried him lies; then there seized them the chastisement of the Day of Shadow; assuredly it was the chastisement of a dreadful day.
ShakirBut they called him a liar, so the punishment of the day of covering overtook them; surely it was the punishment of a grievous day.
Free MindsBut they denied him, so the retribution of the day of shadow took them. It was the retribution of a terrible day.
Qaribullah But they belied him, then the punishment of the Day of Shadow (raining fire) seized them. Truly, it was the punishment of a dreadful day.
AsadBut they gave him the lie. And thereupon suffering overtook them on a day dark with shadows: [This may refer either to the physical darkness which often accompanies volcanic eruptions and earthquakes (which, as shown in 7:91, overlook the people of Madyan), or to the spiritual darkness and gloom which comes in the wake of belated regrets.] and, verily, it was the suffering of an awesome day!
Diyanet VakfıVelhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!
DiyanetAma onu yalanladılar. Bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü.
Edip YükselOnu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı.
Suat YıldırımHasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi.
Yaşar Nuri ÖztürkOnu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı.
Abdulbaki GölpınarlıDerken onu yalanladılar da karanlık günün azabı helak etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azabıydı.
Ali BulaçSonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
Süleyman AteşOnu yalanladılar, nihayet o gölge gününün azabı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabı idi.
Önceki [26:188]< >[26:190] Sonraki
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17