1. [26:201] | lâ yü'minûne bihî ḥattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm. | لا يؤمنون به حتى يروا العذاب الأليم لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّى يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ |
---|
Elmalılı | Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. |
Y. Ali | They will not believe in it until they see the grievous Penalty;
|
Words | | لا - Not| يؤمنون - they will believe| به - in it| حتى - until| يروا - they see| العذاب - the punishment| الأليم - [the] painful.| |
Pickthal | They will not believe in it till they behold the painful doom, |
Arberry | who will not believe in it, until they see the painful chastisement |
Shakir | They will not believe in it until they see the painful punishment. |
Free Minds | They do not believe in it until they see the painful retribution. |
Qaribullah | they shall not believe in it until they see the painful punishment |
Asad | they will not believe in it till they behold the grievous suffering |
Diyanet Vakfı | Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. |
Diyanet | Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir. |
Edip Yüksel | Acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar. |
Suat Yıldırım | İşte aynen bunun gibi, Biz o yalanlamayı suçlu kâfirlerin kalplerine öyle bir soktuk ki, o can yakıcı azaba girmedikçe ona iman etmezler. |
Yaşar Nuri Öztürk | Acıklı azabı görünceye değin ona inanmazlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Fakat elemli azabı görmedikçe inanmazlar ona. |
Ali Bulaç | Onlar, o pek acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar. |
Süleyman Ateş | Acı azabı görünceye kadar da ona inanmazlar. |
Önceki [26:200]< >[26:202] Sonraki |