1. [26:206] | ŝümme câehüm mâ kânû yû`adûn. | ثم جاءهم ما كانوا يوعدون ثُمَّ جَاءَهُم مَّا كَانُوا يُوعَدُونَ |
---|
Elmalılı | Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa, |
Y. Ali | Yet there comes to them at length the (Punishment) which they were promised!
|
Words | | ثم - Then| جاءهم - comes to them| ما - what| كانوا - they were| يوعدون - promised| |
Pickthal | And then cometh that which they were promised, |
Arberry | then there comes on them that they were promised, |
Shakir | Then there comes to them that with which they are threatened, |
Free Minds | Then what they were promised came to them. |
Qaribullah | and then what they were promised comes to them, |
Asad | and thereupon that [chastisement] which they were promised befalls them - |
Diyanet Vakfı | Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse! |
Diyanet | Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı? |
Edip Yüksel | Ve sonra kendilerine söz verilen başlarına gelse, |
Suat Yıldırım | Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2,96; 92,11] |
Yaşar Nuri Öztürk | Sonra, tehdit edildikleri şey kendilerine ulaşsa, |
Abdulbaki Gölpınarlı | Sonra onlara vaadedilen azap geldi. |
Ali Bulaç | Sonra kendilerine va'dolunan (azap günü) geliverse, |
Süleyman Ateş | Sonra tehdidedildikleri (azab) kendilerine gelse, |
Önceki [26:205]< >[26:207] Sonraki |