1. [26:220] | innehû hüve-ssemî`u-l`alîm. | إنه هو السميع العليم إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ |
---|
Elmalılı | Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur. | Y. Ali | For it is He Who heareth and knoweth all things.
| Words | | إنه - Indeed, He| هو - [He]| السميع - (is) the All-Hearer,| العليم - the All-Knower.| | Pickthal | Lo! He, only He, is the Hearer, the Knower. | Arberry | Surely He is the All-hearing, the All-knowing. | Shakir | Surely He is the Hearing, the Knowing. | Free Minds | He is the Hearer, the Knowledgeable. | Qaribullah | Surely, He is the Hearer, the Knower. | Asad | for, verily, He alone is all-hearing, all-knowing! | Diyanet Vakfı | Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur. | Diyanet | Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O işitir ve bilir. | Edip Yüksel | Çünkü O İşitendir, Bilendir. | Suat Yıldırım | Sen yolunda kaim olurken, namaza dururken de, O seni elbette görüyor. Secde edenler, ibadet edenler arasında dolaşmalarını da görüyor. Çünkü her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O'dur. [5,67; 52,48] | Yaşar Nuri Öztürk | Kuşkusuz, O'dur iyice bilen, iyice duyan. | Abdulbaki Gölpınarlı | Şüphe yok ki o, her şeyi duyar, bilir. | Ali Bulaç | Hiç şüphesiz, O, işitendir, bilendir. | Süleyman Ateş | Çünkü O, işitendir, bilendir. | Önceki [26:219]< >[26:221] Sonraki |
|