1. [51:11] | elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn. | الذين هم في غمرة ساهون الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar. |
Y. Ali | Those who (flounder) heedless in a flood of confusion:
|
Words | | الذين - Those who| هم - [they]| في - (are) in| غمرة - flood| ساهون - (of) heedlessness.| |
Pickthal | Who are careless in an abyss! |
Arberry | who are dazed in perplexity |
Shakir | Who are in a gulf (of ignorance) neglectful; |
Free Minds | Who are in mischief, unaware. |
Qaribullah | who are heedless in the immersion. |
Asad | they who blunder along, in ignorance lost - |
Diyanet Vakfı | Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir. |
Diyanet | Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! |
Edip Yüksel | Ki şaşkınlıkları içinde umursamıyorlar. |
Suat Yıldırım | O kahrolası yalancılar sarhoşluk ve cehalet içinde ne yaptıklarını bilmeden atıp tutarlar. Bir de alay ederek: “Ne zaman o hesap günü?” diye sorarlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ki onlar, daldıkları gaflette habersiz bir halde bocalayıp dururlar. |
Ali Bulaç | Ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler. |
Süleyman Ateş | Onlar aptallık içinde yanılıp durmaktadırlar. |
Önceki [51:10]< >[51:12] Sonraki |