1. [54:38] | veleḳad ṣabbeḥahüm bükraten `aẕâbüm müsteḳirr. | ولقد صبحهم بكرة عذاب مستقر وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ |
---|
Elmalılı | Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı. |
Y. Ali | Early on the morrow an abiding Punishment seized them:
|
Words | | ولقد - And certainly| صبحهم - seized them in the morning| بكرة - early| عذاب - a punishment| مستقر - abiding.| |
Pickthal | And in truth the punishment decreed befell them early in the morning. |
Arberry | In the morning early there came upon them a settled chastisement: |
Shakir | And certainly a lasting chastisement overtook them in the morning. |
Free Minds | And in the early morning, a devastating retribution struck them. |
Qaribullah | And at daybreak a determined punishment came upon them. |
Asad | And, indeed, abiding suffering did befall them early on the morrow: |
Diyanet Vakfı | Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı. |
Diyanet | And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi. |
Edip Yüksel | Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı. |
Suat Yıldırım | Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi. |
Yaşar Nuri Öztürk | Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların. |
Ali Bulaç | Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi. |
Süleyman Ateş | Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı. |
Önceki [54:37]< >[54:39] Sonraki |