1. [76:18] | `aynen fîhâ tüsemmâ selsebîlâ. | عينا فيها تسمى سلسبيلا عَيْنًا فِيهَا تُسَمَّى سَلْسَبِيلًا |
---|
Elmalılı | Bu orada bir pınardır ki, adına "selsebil" derler. |
Y. Ali | A fountain there, called Salsabil.
|
Words | | عينا - A spring| فيها - therein,| تسمى - named| سلسبيلا - Salsabil.| |
Pickthal | (The water of) a spring therein, named Salsabil. |
Arberry | therein a fountain whose name is called Salsabil. |
Shakir | (Of) a fountain therein which is named Salsabil. |
Free Minds | A spring therein which is called 'Salsabeel'. |
Qaribullah | from a fountain called Salsabila. |
Asad | [derived from] a source [to be found] therein, whose name is "Seek Thy Way". |
Diyanet Vakfı | (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebil denir. |
Diyanet | O pınara "Selsebil" denir. |
Edip Yüksel | Bir kaynak ki, ona "Selsebil" denir. |
Suat Yıldırım | Bu içecekler, adı Selsebil olan pınardandır. |
Yaşar Nuri Öztürk | Bir pınar ki, orada, selsebil diye anılır. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Orada bulunan ve şarılşarıl akan, her yana giden, boğazdan kayan selsebil kaynağından. |
Ali Bulaç | Bir pınar ki orada "selsebil" olarak adlandırılır. |
Süleyman Ateş | Bir çeşme ki adına Selsebil denir. |
Önceki [76:17]< >[76:19] Sonraki |