1. [7:48] | venâdâ aṣḥâbü-l'a`râfi ricâley ya`rifûnehüm bisîmâhüm ḳâlû mâ agnâ `anküm cem`uküm vemâ küntüm testekbirûn. | ونادى أصحاب الأعراف رجالا يعرفونهم بسيماهم قالوا ما أغنى عنكم جمعكم وما كنتم تستكبرون وَنَادَى أَصْحَابُ الْأَعْرَافِ رِجَالاً يَعْرِفُونَهُمْ بِسِيمَاهُمْ قَالُواْ مَا أَغْنَى عَنكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ |
---|
Elmalılı | A'raftakiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: "Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı". |
Y. Ali | The men on the heights will call to certain men whom they will know from their marks, saying: "Of what profit to you were your hoards and your arrogant ways?
|
Words | | |
2. [15:84] | femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn. | فما أغنى عنهم ما كانوا يكسبون فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ |
---|
Elmalılı | Kazanmakta oldukları şeyler, onlardan hiçbir zararı savmadı. |
Y. Ali | And of no avail to them was all that they did (with such art and care)!
|
Words | | |
3. [26:207] | mâ agnâ `anhüm mâ kânû yümette`ûn. | ما أغنى عنهم ما كانوا يمتعون مَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يُمَتَّعُونَ |
---|
Elmalılı | O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır. |
Y. Ali | It will profit them not that they enjoyed (this life)!
|
Words | | |
4. [39:50] | ḳad ḳâlehe-lleẕîne min ḳablihim femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn. | قد قالها الذين من قبلهم فما أغنى عنهم ما كانوا يكسبون قَدْ قَالَهَا الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ |
---|
Elmalılı | Onu, bunlardan öncekiler de söyledi. Fakat o kazandıkları, kendilerini kurtarmadı. |
Y. Ali | Thus did the (generations) before them say! But all that they did was of no profit to them.
|
Words | | |
5. [40:82] | efelem yesîrû fi-l'arḍi feyenżurû keyfe kâne `âḳibetü-lleẕîne min ḳablihim. kânû ekŝera minhüm veeşedde ḳuvvetev veâŝâran fi-l'arḍi femâ agnâ `anhüm mâ kânû yeksibûn. | أفلم يسيروا في الأرض فينظروا كيف كان عاقبة الذين من قبلهم كانوا أكثر منهم وأشد قوة وآثارا في الأرض فما أغنى عنهم ما كانوا يكسبون أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْهُمْ وَأَشَدَّ قُوَّةً وَآثَارًا فِي الْأَرْضِ فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ |
---|
Elmalılı | Daha yeryüzünde gezip de bir bakmazlar mı? Kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş? Onlar kendilerinden hem daha çok, hem de kuvvetçe ve yeryüzündeki eserlerinin sağlamlığı bakımından daha çetindiler. Öyle iken o kazandıkları şeyler, kendilerini kurtaramadı. |
Y. Ali | Do they not travel through the earth and see what was the End of those before them? They were more numerous than these and superior in strength and in the traces (they have left) in the land: Yet all that they accomplished was of no profit to them.
|
Words | | |
6. [46:26] | veleḳad mekkennâhüm fîmâ im mekkennâküm fîhi vece`alnâ lehüm sem`av veebṣârav veef'ideh. femâ agnâ `anhüm sem`uhüm velâ ebṣâruhüm velâ ef'idetühüm min şey'in iẕ kânû yecḥadûne biâyâti-llâhi veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn. | ولقد مكناهم فيما إن مكناكم فيه وجعلنا لهم سمعا وأبصارا وأفئدة فما أغنى عنهم سمعهم ولا أبصارهم ولا أفئدتهم من شيء إذ كانوا يجحدون بآيات الله وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِن مَّكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُم مِّن شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون |
---|
Elmalılı | And olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı. |
Y. Ali | And We had firmly established them in a (prosperity and) power which We have not given to you (ye Quraish!) and We had endowed them with (faculties of) hearing, seeing, heart and intellect: but of no profit to them were their (faculties of) hearing, sight, and heart and intellect, when they went on rejecting the Signs of Allah; and they were (completely) encircled by that which they used to mock at!
|
Words | | |
7. [53:48] | veennehû hüve agnâ veaḳnâ. | وأنه هو أغنى وأقنى وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَى وَأَقْنَى |
---|
Elmalılı | Şüphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur. |
Y. Ali | That it is He Who giveth wealth and satisfaction;
|
Words | | |
8. [69:28] | mâ agnâ `annî mâliyeh. | ما أغنى عني ماليه مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيَهْ |
---|
Elmalılı | Malım bana hiç fayda vermedi. |
Y. Ali | "Of no profit to me has been my wealth!
|
Words | | |
9. [111:2] | mâ agnâ `anhü mâlühû vemâ keseb. | ما أغنى عنه ماله وما كسب مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ |
---|
Elmalılı | Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı. |
Y. Ali | No profit to him from all his wealth, and all his gains!
|
Words | | |