1. [20:21] | ḳâle ḫuẕhâ velâ teḫaf. senü`îdühâ sîratehe-l'ûlâ. | قال خذها ولا تخف سنعيدها سيرتها الأولى قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى |
---|
Elmalılı | Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz" |
Y. Ali | (Allah) said, "Seize it, and fear not: We shall return it at once to its former condition"..
|
Words | | |
2. [20:51] | ḳâle femâ bâlü-lḳurûni-l'ûlâ. | قال فما بال القرون الأولى قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَى |
---|
Elmalılı | Firavun: "Öyleyse geçmiş asırlar (daki insanlar)ın durumu nedir?" dedi. |
Y. Ali | (Pharaoh) said: "What then is the condition of previous generations?"
|
Words | | |
3. [20:133] | veḳâlû levlâ ye'tînâ biâyetim mir rabbih. evelem te'tihim beyyinetü mâ fi-ṣṣuḥufi-l'ûlâ. | وقالوا لولا يأتينا بآية من ربه أولم تأتهم بينة ما في الصحف الأولى وَقَالُواْ لَوْلَا يَأْتِينَا بِآيَةٍ مِّن رَّبِّهِ أَوَلَمْ تَأْتِهِم بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْأُولَى |
---|
Elmalılı | (İnkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler. Onlara önceki kitablarda olan apaçık deliller gelmedi mi? |
Y. Ali | They say: "Why does he not bring us a sign from his Lord?" Has not a Clear Sign come to them of all that was in the former Books of revelation?
|
Words | | |
4. [28:43] | veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe mim ba`di mâ ehlekne-lḳurûne-l'ûlâ beṣâira linnâsi vehüdev veraḥmetel le`allehüm yeteẕekkerûn. | ولقد آتينا موسى الكتاب من بعد ما أهلكنا القرون الأولى بصائر للناس وهدى ورحمة لعلهم يتذكرون وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِن بَعْدِ مَا أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْأُولَى بَصَائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun ki biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir. |
Y. Ali | We did reveal to Moses the Book after We had destroyed the earlier generations, (to give) Insight to men, and guidance and Mercy, that they might receive admonition.
|
Words | | |
5. [28:70] | vehüve-llâhü lâ ilâhe illâ hû. lehü-lḥamdü fi-l'ûlâ vel'âḫirah. velehü-lḥukmü veileyhi türce`ûn. | وهو الله لا إله إلا هو له الحمد في الأولى والآخرة وله الحكم وإليه ترجعون وَهُوَ اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ لَهُ الْحَمْدُ فِي الْأُولَى وَالْآخِرَةِ وَلَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ |
---|
Elmalılı | İşte O, Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz. |
Y. Ali | And He is Allah: There is no god but He. To Him be praise, at the first and at the last: for Him is the Command, and to Him shall ye (all) be brought back.
|
Words | | |
6. [33:33] | veḳarne fî büyûtikünne velâ teberracne teberruce-lcâhiliyyeti-l'ûlâ veeḳimne-ṣṣalâte veâtîne-zzekâte veeṭi`ne-llâhe verasûleh. innemâ yürîdü-llâhü liyüẕhibe `ankümü-rricse ehle-lbeyti veyüṭahhiraküm taṭhîrâ. | وقرن في بيوتكن ولا تبرجن تبرج الجاهلية الأولى وأقمن الصلاة وآتين الزكاة وأطعن الله ورسوله إنما يريد الله ليذهب عنكم الرجس أهل البيت ويطهركم تطهيرا وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا |
---|
Elmalılı | Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. |
Y. Ali | And stay quietly in your houses, and make not a dazzling display, like that of the former Times of Ignorance; and establish regular Prayer, and give regular Charity; and obey Allah and His Messenger. And Allah only wishes to remove all abomination from you, ye members of the Family, and to make you pure and spotless.
|
Words | | |
7. [37:59] | illâ mevtetene-l'ûlâ vemâ naḥnü bimü`aẕẕebîn. | إلا موتتنا الأولى وما نحن بمعذبين إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ |
---|
Elmalılı | "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız? |
Y. Ali | "Except our first death, and that we shall not be punished?"
|
Words | | |
8. [44:35] | in hiye illâ mevtetüne-l'ûlâ vemâ naḥnü bimünşerîn. | إن هي إلا موتتنا الأولى وما نحن بمنشرين إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَى وَمَا نَحْنُ بِمُنشَرِينَ |
---|
Elmalılı | "Bizim ilk ölümümüzden başka bir şey yoktur. Biz tekrar diriltilecek değiliz. |
Y. Ali | "There is nothing beyond our first death, and we shall not be raised again.
|
Words | | |
9. [44:56] | lâ yeẕûḳûne fîhe-lmevte ille-lmevtete-l'ûlâ. veveḳâhüm `aẕâbe-lceḥîm. | لا يذوقون فيها الموت إلا الموتة الأولى ووقاهم عذاب الجحيم لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
---|
Elmalılı | Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. |
Y. Ali | Nor will they there taste Death, except the first death; and He will preserve them from the Penalty of the Blazing Fire,-
|
Words | | |
10. [53:50] | veennehû ehleke `âden-l'ûlâ. | وأنه أهلك عادا الأولى وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى |
---|
Elmalılı | O, helak etti önce gelen Âd'ı. |
Y. Ali | And that it is He Who destroyed the (powerful) ancient 'Ad (people),
|
Words | | |
11. [53:56] | hâẕâ neẕîrum mine-nnüẕüri-l'ûlâ. | هذا نذير من النذر الأولى هَذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَى |
---|
Elmalılı | Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır. |
Y. Ali | This is a Warner, of the (series of) Warners of old!
|
Words | | |
12. [56:62] | veleḳad `alimtümü-nneş'ete-l'ûlâ felevlâ teẕekkerûn. | ولقد علمتم النشأة الأولى فلولا تذكرون وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi? |
Y. Ali | And ye certainly know already the first form of creation: why then do ye not celebrate His praises?
|
Words | | |
13. [87:18] | inne hâẕâ lefi-ṣṣuḥufi-l'ûlâ. | إن هذا لفي الصحف الأولى إِنَّ هَذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَى |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz bu ilk sahifelerde vardır, |
Y. Ali | And this is in the Books of the earliest (Revelation),-
|
Words | | |
14. [93:4] | velel'âḫiratü ḫayrul leke mine-l'ûlâ. | وللآخرة خير لك من الأولى وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى |
---|
Elmalılı | Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır. |
Y. Ali | And verily the Hereafter will be better for thee than the present.
|
Words | | |