Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 Surah :  37 - SaffatGörüntülenen ayetler : 121 ... 150 | 182 - Sure no: 37
1.
[37:121]
innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.إنا كذلك نجزي المحسنين
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
Y. AliThus indeed do We reward those who do right.
 Words|إنا - Indeed, We| كذلك - thus| نجزي - reward| المحسنين - the good-doers.|
2.
[37:122]
innehümâ min `ibâdine-lmü'minîn.إنهما من عبادنا المؤمنين
إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı.
Y. AliFor they were two of our believing Servants.
 Words|إنهما - Indeed, both of them| من - (were) of| عبادنا - Our slaves| المؤمنين - believing.|
3.
[37:123]
veinne ilyâse lemine-lmürselîn.وإن إلياس لمن المرسلين
وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.
Y. AliSo also was Elias among those sent (by Us).
 Words|وإن - And indeed,| إلياس - Elijah| لمن - (was) surely of| المرسلين - the Messengers.|
4.
[37:124]
iẕ ḳâle liḳavmihî elâ tetteḳûn.إذ قال لقومه ألا تتقون
إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ
Elmalılı Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.
Y. AliBehold, he said to his people, "Will ye not fear (Allah)?
 Words|إذ - When| قال - he said| لقومه - to his people,| ألا - "Will not| تتقون - you fear?|
5.
[37:125]
eted`ûne ba`lev veteẕerûne aḥsene-lḫâliḳîn.أتدعون بعلا وتذرون أحسن الخالقين
أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ
Elmalılı Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.
Y. Ali"Will ye call upon Baal and forsake the Best of Creators,-
 Words|أتدعون - Do you call| بعلا - Baal| وتذرون - and you forsake| أحسن - (the) Best| الخالقين - (of) Creators -|
6.
[37:126]
allâhe rabbeküm verabbe âbâikümü-l'evvelîn.الله ربكم ورب آبائكم الأولين
اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allah'ı bırakıp da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.
Y. Ali"Allah, your Lord and Cherisher and the Lord and Cherisher of your fathers of old?"
 Words|الله - Allah,| ربكم - your Lord| ورب - and (the) Lord| آبائكم - (of) your forefathers?"| الأولين - (of) your forefathers?"|
7.
[37:127]
fekeẕẕebûhü feinnehüm lemuḥḍarûn.فكذبوه فإنهم لمحضرون
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ
Elmalılı Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.
Y. AliBut they rejected him, and they will certainly be called up (for punishment),-
 Words|فكذبوه - But they denied him,| فإنهم - so indeed, they| لمحضرون - (will) surely be brought,|
8.
[37:128]
illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.إلا عباد الله المخلصين
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ
Elmalılı Ancak Allah'ın ihlaslı kulları müstesna.
Y. AliExcept the sincere and devoted Servants of Allah (among them).
 Words|إلا - Except| عباد - (the) slaves| الله - (of) Allah| المخلصين - the chosen ones.|
9.
[37:129]
veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.وتركنا عليه في الآخرين
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ
Elmalılı Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık:
Y. AliAnd We left (this blessing) for him among generations (to come) in later times:
 Words|وتركنا - And We left| عليه - for him| في - among| الآخرين - the later generations.|
10.
[37:130]
selâmün `alâ ilyâsîn.سلام على إل ياسين
سَلَامٌ عَلَى إِلْ يَاسِينَ
Elmalılı Selam olsun İlyâsîn'e.
Y. Ali"Peace and salutation to such as Elias!"
 Words|سلام - "Peace be| على - upon| إل - Elijah."|
11.
[37:131]
innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.إنا كذلك نجزي المحسنين
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
Y. AliThus indeed do We reward those who do right.
 Words|إنا - Indeed, We| كذلك - thus| نجزي - reward| المحسنين - the good-doers.|
12.
[37:132]
innehû min `ibâdine-lmü'minîn.إنه من عبادنا المؤمنين
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.
Y. AliFor he was one of our believing Servants.
 Words|إنه - Indeed, he (was)| من - of| عبادنا - Our slaves| المؤمنين - believing.|
13.
[37:133]
veinne lûṭal lemine-lmürselîn.وإن لوطا لمن المرسلين
وَإِنَّ لُوطًا لَّمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.
Y. AliSo also was Lut among those sent (by Us).
 Words|وإن - And indeed,| لوطا - Lut| لمن - (was) of| المرسلين - the Messengers.|
14.
[37:134]
iẕ necceynâhü veehlehû ecme`în.إذ نجيناه وأهله أجمعين
إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ
Elmalılı Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.
Y. AliBehold, We delivered him and his adherents, all
 Words|إذ - When| نجيناه - We saved him| وأهله - and his family| أجمعين - all,|
15.
[37:135]
illâ `acûzen fi-lgâbirîn.إلا عجوزا في الغابرين
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ
Elmalılı Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç.
Y. AliExcept an old woman who was among those who lagged behind:
 Words|إلا - Except| عجوزا - an old woman| في - (was) among| الغابرين - those who remained behind.|
16.
[37:136]
ŝümme demmerne-l'âḫarîn.ثم دمرنا الآخرين
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ
Elmalılı Sonra diğerlerini helak etmiştik.
Y. AliThen We destroyed the rest.
 Words|ثم - Then| دمرنا - We destroyed| الآخرين - the others.|
17.
[37:137]
veinneküm letemürrûne `aleyhim muṣbiḥîn.وإنكم لتمرون عليهم مصبحين
وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِم مُّصْبِحِينَ
Elmalılı Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?
Y. AliVerily, ye pass by their (sites), by day-
 Words|وإنكم - And indeed, you| لتمرون - surely pass| عليهم - by them| مصبحين - (in the) morning,|
18.
[37:138]
vebilleyl. efelâ ta`ḳilûn.وبالليل أفلا تعقلون
وَبِاللَّيْلِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Elmalılı Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?
Y. AliAnd by night: will ye not understand?
 Words|وبالليل - And at night.| أفلا - Then will not| تعقلون - you use reason?|
19.
[37:139]
veinne yûnüse lemine-lmürselîn.وإن يونس لمن المرسلين
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.
Y. AliSo also was Jonah among those sent (by Us).
 Words|وإن - And indeed,| يونس - Yunus| لمن - (was) surely of| المرسلين - the Messengers.|
20.
[37:140]
iẕ ebeḳa ile-lfülki-lmeşḥûn.إذ أبق إلى الفلك المشحون
إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Elmalılı Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.
Y. AliWhen he ran away (like a slave from captivity) to the ship (fully) laden,
 Words|إذ - When| أبق - he ran away| إلى - to| الفلك - the ship| المشحون - laden.|
21.
[37:141]
fesâheme fekâne mine-lmüdḥaḍîn.فساهم فكان من المدحضين
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَضِينَ
Elmalılı (Oradakilerle) kur'a çekmiş de kaydırılanlardan (yenilenlerden) olmuştu.
Y. AliHe (agreed to) cast lots, and he was condemned:
 Words|فساهم - Then he drew lots| فكان - and was| من - of| المدحضين - the losers.|
22.
[37:142]
felteḳamehü-lḥûtü vehüve mülîm.فالتقمه الحوت وهو مليم
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ
Elmalılı Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.
Y. AliThen the big Fish did swallow him, and he had done acts worthy of blame.
 Words|فالتقمه - Then swallowed him| الحوت - the fish,| وهو - while he| مليم - (was) blameworthy.|
23.
[37:143]
felevlâ ennehû kâne mine-lmüsebbiḥîn.فلولا أنه كان من المسبحين
فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنْ الْمُسَبِّحِينَ
Elmalılı Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
Y. AliHad it not been that he (repented and) glorified Allah,
 Words|فلولا - And if not| أنه - that he| كان - was| من - of| المسبحين - those who glorify|
24.
[37:144]
lelebiŝe fî baṭnih ilâ yevmi yüb`aŝûn.للبث في بطنه إلى يوم يبعثون
لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Elmalılı Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
Y. AliHe would certainly have remained inside the Fish till the Day of Resurrection.
 Words|للبث - Certainly, he (would have) remained| في - in| بطنه - its belly| إلى - until| يوم - the Day| يبعثون - they are resurrected.|
25.
[37:145]
fenebeẕnâhü bil`arâi vehüve seḳîm.فنبذناه بالعراء وهو سقيم
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ
Elmalılı Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık.
Y. AliBut We cast him forth on the naked shore in a state of sickness,
 Words|فنبذناه - But We cast him| بالعراء - onto the open shore| وهو - while he| سقيم - (was) ill.|
26.
[37:146]
veembetnâ `aleyhi şeceratem miy yaḳṭîn.وأنبتنا عليه شجرة من يقطين
وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ
Elmalılı Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.
Y. AliAnd We caused to grow, over him, a spreading plant of the gourd kind.
 Words|وأنبتنا - And We caused to grow| عليه - over him| شجرة - a plant| من - of| يقطين - gourd.|
27.
[37:147]
veerselnâhü ilâ mieti elfin ev yezîdûn.وأرسلناه إلى مائة ألف أو يزيدون
وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَى مِئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ
Elmalılı Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik.
Y. AliAnd We sent him (on a mission) to a hundred thousand (men) or more.
 Words|وأرسلناه - And We sent him| إلى - to| مائة - a hundred| ألف - thousand| أو - or| يزيدون - more.|
28.
[37:148]
feâmenû femetta`nâhüm ilâ ḥîn.فآمنوا فمتعناهم إلى حين
فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Elmalılı O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık.
Y. AliAnd they believed; so We permitted them to enjoy (their life) for a while.
 Words|فآمنوا - And they believed,| فمتعناهم - so We gave them enjoyment| إلى - for| حين - a while.|
29.
[37:149]
festeftihim elirabbike-lbenâtü velehümü-lbenûn.فاستفتهم ألربك البنات ولهم البنون
فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَ
Elmalılı Şimdi sor o seninkilere: Kızlar, Rabbinin de, oğlanlar onların mı?
Y. AliNow ask them their opinion: Is it that thy Lord has (only) daughters, and they have sons?-
 Words|فاستفتهم - Then ask them,| ألربك - "Does your Lord| البنات - (have) daughters| ولهم - while for them| البنون - (are) sons?"|
30.
[37:150]
em ḫalaḳne-lmelâikete inâŝev vehüm şâhidûn.أم خلقنا الملائكة إناثا وهم شاهدون
أَمْ خَلَقْنَا الْمَلَائِكَةَ إِنَاثًا وَهُمْ شَاهِدُونَ
Elmalılı Yoksa biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?
Y. AliOr that We created the angels female, and they are witnesses (thereto)?
 Words|أم - Or| خلقنا - did We create| الملائكة - the Angels| إناثا - females| وهم - while they| شاهدون - (were) witnesses?|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17