Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 Surah :  37 - SaffatGörüntülenen ayetler : 31 ... 60 | 182 - Sure no: 37
1.
[37:31]
feḥaḳḳa `aleynâ ḳavlü rabbinâ. innâ leẕâiḳûn.فحق علينا قول ربنا إنا لذائقون
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا إِنَّا لَذَائِقُونَ
Elmalılı "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız."
Y. Ali"So now has been proved true, against us, the word of our Lord that we shall indeed (have to) taste (the punishment of our sins).
 Words|فحق - So has been proved true| علينا - against us| قول - (the) Word| ربنا - (of) our Lord;| إنا - indeed, we| لذائقون - (will) certainly taste.|
2.
[37:32]
feagveynâküm innâ künnâ gâvîn.فأغويناكم إنا كنا غاوين
فَأَغْوَيْنَاكُمْ إِنَّا كُنَّا غَاوِينَ
Elmalılı "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık."
Y. Ali"We led you astray: for truly we were ourselves astray."
 Words|فأغويناكم - So we led you astray;| إنا - indeed, we| كنا - were| غاوين - astray."|
3.
[37:33]
feinnehüm yevmeiẕin fi-l`aẕâbi müşterikûn.فإنهم يومئذ في العذاب مشتركون
فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Elmalılı O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar.
Y. AliTruly, that Day, they will (all) share in the Penalty.
 Words|فإنهم - Then indeed, they| يومئذ - that Day| في - in| العذاب - the punishment| مشتركون - (will be) sharers.|
4.
[37:34]
innâ keẕâlike nef`alü bilmücrimîn.إنا كذلك نفعل بالمجرمين
إِنَّا كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
Elmalılı İşte biz günahkarlara böyle yaparız.
Y. AliVerily that is how We shall deal with Sinners.
 Words|إنا - Indeed, We| كذلك - thus,| نفعل - We deal| بالمجرمين - with the criminals.|
5.
[37:35]
innehüm kânû iẕâ ḳîle lehüm lâ ilâhe ille-llâhü yestekbirûn.إنهم كانوا إذا قيل لهم لا إله إلا الله يستكبرون
إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ
Elmalılı Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.
Y. AliFor they, when they were told that there is no god except Allah, would puff themselves up with Pride,
 Words|إنهم - Indeed, they| كانوا - were,| إذا - when| قيل - it was said| لهم - to them,| لا - "(There is) no| إله - god| إلا - except| الله - Allah,"| يستكبرون - were arrogant|
6.
[37:36]
veyeḳûlûne einnâ letârikû âlihetinâ lişâ`irim mecnûn.ويقولون أئنا لتاركو آلهتنا لشاعر مجنون
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوا آلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجْنُونٍ
Elmalılı Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.
Y. AliAnd say: "What! shall we give up our gods for the sake of a Poet possessed?"
 Words|ويقولون - And they say,| أئنا - "Are we| لتاركو - to leave| آلهتنا - our gods| لشاعر - for a poet| مجنون - mad?"|
7.
[37:37]
bel câe bilḥaḳḳi veṣaddeḳa-lmürselîn.بل جاء بالحق وصدق المرسلين
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.
Y. AliNay! he has come with the (very) Truth, and he confirms (the Message of) the messengers (before him).
 Words|بل - Nay,| جاء - he has brought| بالحق - the truth| وصدق - and confirmed| المرسلين - the Messengers.|
8.
[37:38]
inneküm leẕâiḳu-l`aẕâbi-l'elîm.إنكم لذائقو العذاب الأليم
إِنَّكُمْ لَذَائِقُوا الْعَذَابِ الْأَلِيمِ
Elmalılı Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.
Y. AliYe shall indeed taste of the Grievous Penalty;-
 Words|إنكم - Indeed, you| لذائقو - (will) surely taste| العذاب - the punishment| الأليم - painful,|
9.
[37:39]
vemâ tüczevne illâ mâ küntüm ta`melûn.وما تجزون إلا ما كنتم تعملون
وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Elmalılı Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
Y. AliBut it will be no more than the retribution of (the Evil) that ye have wrought;-
 Words|وما - And not| تجزون - you will be recompensed| إلا - except| ما - what| كنتم - you used to| تعملون - do,|
10.
[37:40]
illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.إلا عباد الله المخلصين
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ
Elmalılı Sadece Allah'ın ihlaslı kulları müstesnadır.
Y. AliBut the sincere (and devoted) Servants of Allah,-
 Words|إلا - Except| عباد - (the) slaves| الله - (of) Allah| المخلصين - the chosen ones.|
11.
[37:41]
ülâike lehüm rizḳum ma`lûm.أولئك لهم رزق معلوم
أُوْلَئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَّعْلُومٌ
Elmalılı İşte onlar için belli bir rızık vardır.
Y. AliFor them is a Sustenance determined,
 Words|أولئك - Those| لهم - for them| رزق - (will be) a provision| معلوم - determined,|
12.
[37:42]
fevâkih. vehüm mükramûn.فواكه وهم مكرمون
فَوَاكِهُ وَهُم مُّكْرَمُونَ
Elmalılı Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.
Y. AliFruits (Delights); and they (shall enjoy) honour and dignity,
 Words|فواكه - Fruits| وهم - and they| مكرمون - (will) be honored|
13.
[37:43]
fî cennâti-nne`îm.في جنات النعيم
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Elmalılı Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.
Y. AliIn Gardens of Felicity,
 Words|في - In| جنات - Gardens| النعيم - (of) Delight|
14.
[37:44]
`alâ sürurim müteḳâbilîn.على سرر متقابلين
عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ
Elmalılı (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.
Y. AliFacing each other on Thrones (of Dignity):
 Words|على - On| سرر - thrones| متقابلين - facing each other.|
15.
[37:45]
yüṭâfü `aleyhim bike'sim mim me`în.يطاف عليهم بكأس من معين
يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ
Elmalılı İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.
Y. AliRound will be passed to them a Cup from a clear-flowing fountain,
 Words|يطاف - Will be circulated| عليهم - among them| بكأس - a cup| من - from| معين - a flowing spring,|
16.
[37:46]
beyḍâe leẕẕetil lişşâribîn.بيضاء لذة للشاربين
بَيْضَاءَ لَذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ
Elmalılı İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.
Y. AliCrystal-white, of a taste delicious to those who drink (thereof),
 Words|بيضاء - White,| لذة - delicious| للشاربين - for the drinkers;|
17.
[37:47]
lâ fîhâ gavlüv velâ hüm `anhâ yünzefûn.لا فيها غول ولا هم عنها ينزفون
لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ
Elmalılı Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir.
Y. AliFree from headiness; nor will they suffer intoxication therefrom.
 Words|لا - Not| فيها - in it| غول - (is) bad effect| ولا - and not| هم - they| عنها - from it| ينزفون - will be intoxicated.|
18.
[37:48]
ve`indehüm ḳâṣirâtu-ṭṭarfi `în.وعندهم قاصرات الطرف عين
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ
Elmalılı Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.
Y. AliAnd besides them will be chaste women, restraining their glances, with big eyes (of wonder and beauty).
 Words|وعندهم - And with them| قاصرات - (will be) companions of modest gaze| الطرف - (will be) companions of modest gaze| عين - (having) beautiful eyes,|
19.
[37:49]
keennehünne beyḍum meknûn.كأنهن بيض مكنون
كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ
Elmalılı Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.
Y. AliAs if they were (delicate) eggs closely guarded.
 Words|كأنهن - As if they were| بيض - eggs,| مكنون - well protected.|
20.
[37:50]
feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.فأقبل بعضهم على بعض يتساءلون
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Elmalılı Derken birbirine dönüp sorarlar:
Y. AliThen they will turn to one another and question one another.
 Words|فأقبل - And (will) approach| بعضهم - some of them| على - to| بعض - others| يتساءلون - questioning one another.|
21.
[37:51]
ḳâle ḳâilüm minhüm innî kâne lî ḳarîn.قال قائل منهم إني كان لي قرين
قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٌ
Elmalılı İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı."
Y. AliOne of them will start the talk and say: "I had an intimate companion (on the earth),
 Words|قال - Will say| قائل - a speaker| منهم - among them,| إني - "Indeed, I| كان - had| لي - for me| قرين - a companion,|
22.
[37:52]
yeḳûlü einneke lemine-lmüṣaddiḳîn.يقول أإنك لمن المصدقين
يَقُولُ أَئِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ
Elmalılı Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"
Y. Ali"Who used to say, 'what! art thou amongst those who bear witness to the Truth (of the Message)?
 Words|يقول - Who (would) say,| أإنك - "Are you indeed| لمن - surely of| المصدقين - those who believe?|
23.
[37:53]
eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemedînûn.أإذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمدينون
أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَدِينُونَ
Elmalılı "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"
Y. Ali"'When we die and become dust and bones, shall we indeed receive rewards and punishments?'"
 Words|أإذا - Is (it) when| متنا - we have died| وكنا - and become| ترابا - dust| وعظاما - and bones,| أإنا - will we| لمدينون - surely be brought to Judgment?"|
24.
[37:54]
ḳâle hel entüm müṭṭali`ûn.قال هل أنتم مطلعون
قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
Elmalılı "Siz onu tanır mısınız?" der.
Y. Ali(A voice) said: "Would ye like to look down?"
 Words|قال - He (will) say,| هل - "Will| أنتم - you| مطلعون - be looking?"|
25.
[37:55]
feṭṭale`a feraâhü fî sevâi-lceḥîm.فاطلع فرآه في سواء الجحيم
فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ
Elmalılı Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.
Y. AliHe looked down and saw him in the midst of the Fire.
 Words|فاطلع - Then he (will) look| فرآه - and see him| في - in| سواء - (the) midst| الجحيم - (of) the Hellfire.|
26.
[37:56]
ḳâle tellâhi in kitte letürdîn.قال تالله إن كدت لتردين
قَالَ تَاللَّهِ إِنْ كِدتَّ لَتُرْدِينِ
Elmalılı Ona şöyle der: "Allah'a yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin."
Y. AliHe said: "By Allah! thou wast little short of bringing me to perdition!
 Words|قال - He (will) say,| تالله - "By Allah,| إن - verily,| كدت - you almost| لتردين - ruined me.|
27.
[37:57]
velevlâ ni`metü rabbî leküntü mine-lmuḥḍarîn.ولولا نعمة ربي لكنت من المحضرين
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ
Elmalılı "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım."
Y. Ali"Had it not been for the Grace of my Lord, I should certainly have been among those brought (there)!
 Words|ولولا - And if not| نعمة - (for the) Grace| ربي - (of) my Lord,| لكنت - certainly, I (would) have been| من - among| المحضرين - those brought."|
28.
[37:58]
efemâ naḥnü bimeyyitîn.أفما نحن بميتين
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ
Elmalılı "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?
Y. Ali"Is it (the case) that we shall not die,
 Words|أفما - Then are not| نحن - we| بميتين - (to) die,|
29.
[37:59]
illâ mevtetene-l'ûlâ vemâ naḥnü bimü`aẕẕebîn.إلا موتتنا الأولى وما نحن بمعذبين
إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَى وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ
Elmalılı "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?
Y. Ali"Except our first death, and that we shall not be punished?"
 Words|إلا - Except| موتتنا - our death| الأولى - the first,| وما - and not| نحن - we| بمعذبين - will be punished?"|
30.
[37:60]
inne hâẕâ lehüve-lfevzü-l`ażîm.إن هذا لهو الفوز العظيم
إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Elmalılı İşte bu büyük kurtuluştur.
Y. AliVerily this is the supreme achievement!
 Words|إن - Indeed,| هذا - this| لهو - surely| الفوز - (is) the attainment| العظيم - great.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17