1. [21:3] | lâhiyeten ḳulûbühüm. veeserrü-nnecvâ. elleẕîne żalemû. hel hâẕâ illâ beşer miŝlüküm. efete'tûne-ssiḥra veentüm tübṣirûn. | لاهية قلوبهم وأسروا النجوى الذين ظلموا هل هذا إلا بشر مثلكم أفتأتون السحر وأنتم تبصرون لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّواْ النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ هَلْ هَذَا إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Kalbleri hep eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız?" |
Y. Ali | Their hearts toying as with trifles. The wrong-doers conceal their private counsels, (saying), "Is this (one) more than a man like yourselves? Will ye go to witchcraft with your eyes open?"
|
Words | | |
2. [27:54] | velûṭan iẕ ḳâle liḳavmihî ete'tûne-lfâḥişete veentüm tübṣirûn. | ولوطا إذ قال لقومه أتأتون الفاحشة وأنتم تبصرون وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine şöyle demişti: "Göz göre göre hala o hayasızlığı yapacak mısınız?" |
Y. Ali | (We also sent) Lut (as a messenger): behold, He said to his people, "Do ye do what is shameful though ye see (its iniquity)?
|
Words | | |
3. [28:72] | ḳul era'eytüm in ce`ale-llâhü `aleykümü-nnehâra sermeden ilâ yevmi-lḳiyâmeti men ilâhün gayru-llâhi ye'tîküm bileylin teskünûne fîh. efelâ tübṣirûn. | قل أرأيتم إن جعل الله عليكم النهار سرمدا إلى يوم القيامة من إله غير الله يأتيكم بليل تسكنون فيه أفلا تبصرون قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِن جَعَلَ اللَّهُ عَلَيْكُمُ النَّهَارَ سَرْمَدًا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِلَيْلٍ تَسْكُنُونَ فِيهِ أَفَلَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | De ki: "Haber verin bakayım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?" |
Y. Ali | Say: See ye? If Allah were to make the day perpetual over you to the Day of Judgment, what god is there other than Allah, who can give you a night in which ye can rest? Will ye not then see?
|
Words | | |
4. [43:51] | venâdâ fir`avnü fî ḳavmihî ḳâle yâ ḳavmi eleyse lî mülkü miṣra vehâẕihi-l'enhâru tecrî min taḥtî. efelâ tübṣirûn. | ونادى فرعون في قومه قال يا قوم أليس لي ملك مصر وهذه الأنهار تجري من تحتي أفلا تبصرون وَنَادَى فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِن تَحْتِي أَفَلَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz? |
Y. Ali | And Pharaoh proclaimed among his people, saying: "O my people! Does not the dominion of Egypt belong to me, (witness) these streams flowing underneath my (palace)? What! see ye not then?
|
Words | | |
5. [51:21] | vefî enfüsiküm. efelâ tübṣirûn. | وفي أنفسكم أفلا تبصرون وَفِي أَنفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz? |
Y. Ali | As also in your own selves: Will ye not then see?
|
Words | | |
6. [52:15] | efesiḥrun hâẕâ em entüm lâ tübṣirûn. | أفسحر هذا أم أنتم لا تبصرون أَفَسِحْرٌ هَذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | "Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz? |
Y. Ali | "Is this then a fake, or is it ye that do not see?
|
Words | | |
7. [56:85] | venaḥnü aḳrabü ileyhi minküm velâkil lâ tübṣirûn. | ونحن أقرب إليه منكم ولكن لا تبصرون وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz. |
Y. Ali | But We are nearer to him than ye, and yet see not,-
|
Words | | |
8. [69:38] | felâ uḳsimü bimâ tübṣirûn. | فلا أقسم بما تبصرون فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Andolsun gördüklerinize, |
Y. Ali | So I do call to witness what ye see,
|
Words | | |
9. [69:39] | vemâ lâ tübṣirûn. | وما لا تبصرون وَمَا لَا تُبْصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Ve görmediklerinize.. |
Y. Ali | And what ye see not,
|
Words | | |