1. [11:73] | ḳâlû eta`cebîne min emri-llâhi raḥmetü-llâhi veberakâtühû `aleyküm ehle-lbeyt. innehû ḥamîdüm mecîd. | قالوا أتعجبين من أمر الله رحمت الله وبركاته عليكم أهل البيت إنه حميد مجيد قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ |
---|
Elmalılı | Dediler: "Sen Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve berekâtı üzerinizdedir. Ey ev halkı! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyıktır), meciddir (cömertliği boldur)." |
Y. Ali | They said: "Dost thou wonder at Allah's decree? The grace of Allah and His blessings on you, o ye people of the house! for He is indeed worthy of all praise, full of all glory!"
|
Words | | |
2. [50:1] | ḳâf. velḳur'âni-lmecîd. | ق والقرآن المجيد ق وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ |
---|
Elmalılı | Kâf. Şanlı ve şerefli Kur'an'a andolsun ki, |
Y. Ali | Qaf: By the Glorious Qur'an (Thou art Allah's Messenger).
|
Words | | |
3. [85:15] | ẕü-l`arşi-lmecîd. | ذو العرش المجيد ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ |
---|
Elmalılı | Arş'ın sahibidir, yücedir. |
Y. Ali | Lord of the Throne of Glory,
|
Words | | |
4. [85:21] | bel hüve ḳur'ânüm mecîd. | بل هو قرآن مجيد بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ |
---|
Elmalılı | Hayır o şerefli bir Kur'ân'dır. |
Y. Ali | Day, this is a Glorious Qur'an,
|
Words | | |