1. [98:8] | cezâühüm `inde rabbihim cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. raḍiye-llâhü `anhüm veraḍû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh. | جزاؤهم عند ربهم جنات عدن تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها أبدا رضي الله عنهم ورضوا عنه ذلك لمن خشي ربه جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ |
---|
Elmalılı | Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur. |
Y. Ali | Their reward is with Allah: Gardens of Eternity, beneath which rivers flow; they will dwell therein for ever; Allah well pleased with them, and they with Him: all this for such as fear their Lord and Cherisher.
|
Words | | |
2. [100:7] | veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd. | وإنه على ذلك لشهيد وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ |
---|
Elmalılı | Ve kendisi de buna şahittir. |
Y. Ali | And to that (fact) he bears witness (by his deeds);
|
Words | | |
3. [103:3] | ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti vetevâṣav bilḥaḳḳi vetevâṣav biṣṣabr. | إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وتواصوا بالحق وتواصوا بالصبر إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ |
---|
Elmalılı | Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır |
Y. Ali | Except such as have Faith, and do righteous deeds, and (join together) in the mutual teaching of Truth, and of Patience and Constancy.
|
Words | | |
4. [106:3] | felya`büdû rabbe hâẕe-lbeyt. | فليعبدوا رب هذا البيت فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ |
---|
Elmalılı | Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler. |
Y. Ali | Let them adore the Lord of this House,
|
Words | | |
5. [107:2] | feẕâlike-lleẕî yedü``u-lyetîm. | فذلك الذي يدع اليتيم فَذَلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ |
---|
Elmalılı | İşte o, öksüzü iter, kakar. |
Y. Ali | Then such is the (man) who repulses the orphan (with harshness),
|
Words | | |
6. [107:5] | elleẕîne hüm `an ṣalâtihim sâhûn. | الذين هم عن صلاتهم ساهون الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ |
---|
Elmalılı | Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler. |
Y. Ali | Who are neglectful of their prayers,
|
Words | | |
7. [107:6] | elleẕîne hüm yürâûn. | الذين هم يراءون الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ |
---|
Elmalılı | Gösteriş yaparlar onlar, |
Y. Ali | Those who (want but) to be seen (of men),
|
Words | | |