1. [7:70] | ḳâlû eci'tenâ lina`büde-llâhe vaḥdehû veneẕera mâ kâne ya`büdü âbâünâ. fe'tinâ bimâ te`idünâ in künte mine-ṣṣâdiḳîn. | قالوا أجئتنا لنعبد الله وحده ونذر ما كان يعبد آباؤنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من الصادقين قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ |
---|
Elmalılı | Dediler ki: "Ya, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi (bize) geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir!" |
Y. Ali | They said: "Comest thou to us, that we may worship Allah alone, and give up the cult of our fathers? bring us what thou threatenest us with, if so be that thou tellest the truth!"
|
Words | | |
2. [19:72] | ŝümme nünecci-lleẕîne-tteḳav veneẕeru-żżâlimîne fîhâ ciŝiyyâ. | ثم ننجي الذين اتقوا ونذر الظالمين فيها جثيا ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوا وَّنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا |
---|
Elmalılı | Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız. |
Y. Ali | But We shall save those who guarded against evil, and We shall leave the wrong-doers therein, (humbled) to their knees.
|
Words | | |
3. [54:16] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler) |
Y. Ali | But how (terrible) was My Penalty and My Warning?
|
Words | | |
4. [54:18] | keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | كذبت عاد فكيف كان عذابي ونذر كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu? |
Y. Ali | The 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
|
Words | | |
5. [54:21] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Nasılmış benim azabım ve uyarım? |
Y. Ali | Yea, how (terrible) was My Penalty and My Warning!
|
Words | | |
6. [54:30] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu. |
Y. Ali | Ah! how (terrible) was My Penalty and My Warning!
|
Words | | |
7. [54:37] | veleḳad râvedûhü `an ḍayfihî feṭamesnâ a`yünehüm feẕûḳû `aẕâbî venüẕür. | ولقد راودوه عن ضيفه فطمسنا أعينهم فذوقوا عذابي ونذر وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik). |
Y. Ali | And they even sought to snatch away his guests from him, but We blinded their eyes. (They heard:) "Now taste ye My Wrath and My Warning."
|
Words | | |
8. [54:39] | feẕûḳû `aẕâbî venüẕür. | فذوقوا عذابي ونذر فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik). |
Y. Ali | "So taste ye My Wrath and My Warning."
|
Words | | |