Kelime

Kelime<not selected>
Kökأفك
Konum[:]
NoTkrKelime
1 6 يؤفكون
2 4 إفك
3 4 تؤفكون
4 2 إفكهم
5 2 يأفكون
6 2 يؤفك
7 2 والمؤتفكات
8 2 أفاك
9 1 أفك
10 1 بالإفك
11 1 لتأفكنا
12 1 أئفكا
13 1 والمؤتفكة
14 1 إفكا
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 29 | 29 - Kök: أفك
1.
[5:75]
me-lmesîḥu-bnü meryeme illâ rasûl. ḳad ḫalet min ḳablihi-rrusül. veümmühû ṣiddîḳah. kânâ ye'külâni-ṭṭa`âm. ünżur keyfe nübeyyinü lehümü-l'âyâti ŝümme-nżur ennâ yü'fekûn.ما المسيح ابن مريم إلا رسول قد خلت من قبله الرسل وأمه صديقة كانا يأكلان الطعام انظر كيف نبين لهم الآيات ثم انظر أنى يؤفكون
مَّا الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ وَأُمُّهُ صِدِّيقَةٌ كَانَا يَأْكُلاَنِ الطَّعَامَ انظُرْ كَيْفَ نُبَيِّنُ لَهُمُ الْآيَاتِ ثُمَّ انظُرْ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Meryem'in oğlu Mesih (İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!
Y. AliChrist the son of Mary was no more than a messenger; many were the messengers that passed away before him. His mother was a woman of truth. They had both to eat their (daily) food. See how Allah doth make His signs clear to them; yet see in what ways they are deluded away from the truth!
 Words|
2.
[6:95]
inne-llâhe fâliḳu-lḥabbi vennevâ. yuḫricü-lḥayye mine-lmeyyiti vemuḫricü-lmeyyiti mine-lḥayy. ẕâlikümü-llâhü feennâ tü'fekûn.إن الله فالق الحب والنوى يخرج الحي من الميت ومخرج الميت من الحي ذلكم الله فأنى تؤفكون
إِنَّ اللّهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَى يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّ ذَلِكُمُ اللّهُ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Elmalılı Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur. İşte Allah budur. O halde nasıl yüz çevirirsiniz?
Y. AliIt is Allah Who causeth the seed-grain and the date-stone to split and sprout. He causeth the living to issue from the dead, and He is the one to cause the dead to issue from the living. That is Allah: then how are ye deluded away from the truth?
 Words|
3.
[7:117]
veevḥaynâ ilâ mûsâ en elḳi `aṣâk. feiẕâ hiye telḳafü mâ ye'fikûn.وأوحينا إلى موسى أن ألق عصاك فإذا هي تلقف ما يأفكون
وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
Elmalılı Biz de Musa'ya "Sen de asânı bırakıver." diye vahyettik. Birdenbire asâ, onların bütün uydurduklarını yakalayıp yutuverdi.
Y. AliWe put it into Moses's mind by inspiration: "Throw (now) thy rod":and behold! it swallows up straight away all the falsehoods which they fake!
 Words|
4.
[9:30]
veḳâleti-lyehûdü `uzeyrun-bnü-llâhi veḳâleti-nneṣâra-lmesîḥu-bnü-llâh. ẕâlike ḳavlühüm biefvâhihim. yüḍâhiûne ḳavle-lleẕîne keferû min ḳabl. ḳâtelehümü-llâh. ennâ yü'fekûn.وقالت اليهود عزير ابن الله وقالت النصارى المسيح ابن الله ذلك قولهم بأفواههم يضاهئون قول الذين كفروا من قبل قاتلهم الله أنى يؤفكون
وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللّهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللّهِ ذَلِكَ قَوْلُهُم بِأَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِؤُونَ قَوْلَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!
Y. AliThe Jews call 'Uzair a son of Allah, and the Christians call Christ the son of Allah. That is a saying from their mouth; (in this) they but imitate what the unbelievers of old used to say. Allah's curse be on them: how they are deluded away from the Truth!
 Words|
5.
[9:70]
elem ye'tihim nebeü-lleẕîne min ḳablihim ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûde veḳavmi ibrâhîme veaṣḥâbi medyene velmü'tefikât. etethüm rusülühüm bilbeyyinât. femâ kâne-llâhü liyażlimehüm velâkin kânû enfüsehüm yażlimûn.ألم يأتهم نبأ الذين من قبلهم قوم نوح وعاد وثمود وقوم إبراهيم وأصحاب مدين والمؤتفكات أتتهم رسلهم بالبينات فما كان الله ليظلمهم ولكن كانوا أنفسهم يظلمون
أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانَ اللّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَـكِن كَانُواْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Elmalılı Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, İbrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabı'nın ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Y. AliHath not the story reached them of those before them?- the People of Noah, and 'Ad, and Thamud; the People of Abraham, the men of Midian, and the cities overthrown. To them came their messengers with clear signs. It is not Allah Who wrongs them, but they wrong their own souls.
 Words|
6.
[10:34]
ḳul hel min şürakâiküm mey yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdüh. ḳuli-llâhü yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû feennâ tü'fekûn.قل هل من شركائكم من يبدأ الخلق ثم يعيده قل الله يبدأ الخلق ثم يعيده فأنى تؤفكون
قُلْ هَلْ مِن شُرَكَآئِكُم مَّن يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ قُلِ اللّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Elmalılı De ki: "Allah'a eş tuttuğunuz ortaklarınızdan, önce yaratıp, sonra da onu çevirip yeniden diriltecek var mı?" De ki, "Önce yaratıp, sonra da onu yeniden yaratacak olan Allah'dır. O halde nasıl yoldan saptırılıyor, döndürülüyorsunuz?"
Y. AliSay: "Of your 'partners', can any originate creation and repeat it?" Say: "It is Allah Who originates creation and repeats it: then how are ye deluded away (from the truth)?"
 Words|
7.
[24:11]
inne-lleẕîne câû bil'ifki `uṣbetüm minküm. lâ taḥsebûhü şerral leküm. bel hüve ḫayrul leküm. likülli-mriim minhüm me-ktesebe mine-l'iŝm. velleẕî tevellâ kibrahû minhüm lehû `aẕâbün `ażîm.إن الذين جاءوا بالإفك عصبة منكم لا تحسبوه شرا لكم بل هو خير لكم لكل امرئ منهم ما اكتسب من الإثم والذي تولى كبره منهم له عذاب عظيم
إِنَّ الَّذِينَ جَاؤُوا بِالْإِفْكِ عُصْبَةٌ مِّنكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَّكُم بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُم مَّا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Elmalılı Haberiniz olsun ki (Muhammed'in eşine) bu ağır ifki (iftirayı) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayın; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan herbir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. (Elebaşlılık yapan, bu yüzden de) bu günahın büyüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır.
Y. AliThose who brought forward the lie are a body among yourselves: think it not to be an evil to you; On the contrary it is good for you: to every man among them (will come the punishment) of the sin that he earned, and to him who took on himself the lead among them, will be a penalty grievous.
 Words|
8.
[24:12]
levlâ iẕ semi`tümûhü żanne-lmü'minûne velmü'minâtü bienfüsihim ḫayrav veḳâlû hâẕâ ifküm mübîn.لولا إذ سمعتموه ظن المؤمنون والمؤمنات بأنفسهم خيرا وقالوا هذا إفك مبين
لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Y. AliWhy did not the believers - men and women - when ye heard of the affair,- put the best construction on it in their own minds and say, "This (charge) is an obvious lie"?
 Words|
9.
[25:4]
veḳâle-lleẕîne keferû in hâẕâ illâ ifkün-fterâhü vee`ânehû `aleyhi ḳavmün âḫarûn. feḳad câû żulmev vezûrâ.وقال الذين كفروا إن هذا إلا إفك افتراه وأعانه عليه قوم آخرون فقد جاءوا ظلما وزورا
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُوا ظُلْمًا وَزُورًا
Elmalılı İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
Y. AliBut the misbelievers say: "Naught is this but a lie which he has forged, and others have helped him at it." In truth it is they who have put forward an iniquity and a falsehood.
 Words|
10.
[26:45]
feelḳâ mûsâ `aṣâhü feiẕâ hiye telḳafü mâ ye'fikûn.فألقى موسى عصاه فإذا هي تلقف ما يأفكون
فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
Elmalılı Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!
Y. AliThen Moses threw his rod, when, behold, it straightway swallows up all the falsehoods which they fake!
 Words|
11.
[26:222]
tenezzelü `alâ külli effâkin eŝîm.تنزل على كل أفاك أثيم
تَنَزَّلُ عَلَى كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ
Elmalılı Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.
Y. AliThey descend on every lying, wicked person,
 Words|
12.
[29:17]
innemâ ta`büdûne min dûni-llâhi evŝânev vetaḫluḳûne ifkâ. inne-lleẕîne ta`büdûne min dûni-llâhi lâ yemlikûne leküm rizḳan febtegû `inde-llâhi-rrizḳa va`büdûhü veşkürû leh. ileyhi türce`ûn.إنما تعبدون من دون الله أوثانا وتخلقون إفكا إن الذين تعبدون من دون الله لا يملكون لكم رزقا فابتغوا عند الله الرزق واعبدوه واشكروا له إليه ترجعون
إِنَّمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا وَتَخْلُقُونَ إِفْكًا إِنَّ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَا يَمْلِكُونَ لَكُمْ رِزْقًا فَابْتَغُوا عِندَ اللَّهِ الرِّزْقَ وَاعْبُدُوهُ وَاشْكُرُوا لَهُ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Elmalılı "Siz Allah'ı bırakıp sadece birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin. Ancak O'na döndürüleceksiniz."
Y. Ali"For ye do worship idols besides Allah, and ye invent falsehood. The things that ye worship besides Allah have no power to give you sustenance: then seek ye sustenance from Allah, serve Him, and be grateful to Him: to Him will be your return.
 Words|
13.
[29:61]
velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa veseḫḫara-şşemse velḳamera leyeḳûlünne-llâh. feennâ yü'fekûn.ولئن سألتهم من خلق السماوات والأرض وسخر الشمس والقمر ليقولن الله فأنى يؤفكون
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
Y. AliIf indeed thou ask them who has created the heavens and the earth and subjected the sun and the moon (to his Law), they will certainly reply, "Allah". How are they then deluded away (from the truth)?
 Words|
14.
[30:55]
veyevme teḳûmü-ssâ`atü yuḳsimü-lmücrimûne mâ lebiŝû gayra sâ`ah. keẕâlike kânû yü'fekûn.ويوم تقوم الساعة يقسم المجرمون ما لبثوا غير ساعة كذلك كانوا يؤفكون
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ كَذَلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Kıyamet kopacağı gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı.
Y. AliOn the Day that the Hour (of Reckoning) will be established, the transgressors will swear that they tarried not but an hour: thus were they used to being deluded!
 Words|
15.
[34:43]
veiẕâ tütlâ `aleyhim âyâtünâ beyyinâtin ḳâlû mâ hâẕâ illâ racülüy yürîdü ey yeṣuddeküm `ammâ kâne ya`büdü âbâüküm. veḳâlû mâ hâẕâ illâ ifküm müfterâ. veḳâle-lleẕîne keferû lilḥaḳḳi lemmâ câehüm in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.وإذا تتلى عليهم آياتنا بينات قالوا ما هذا إلا رجل يريد أن يصدكم عما كان يعبد آباؤكم وقالوا ما هذا إلا إفك مفترى وقال الذين كفروا للحق لما جاءهم إن هذا إلا سحر مبين
وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَذَا إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَن يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ وَقَالُوا مَا هَذَا إِلَّا إِفْكٌ مُّفْتَرًى وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Karşılarında açık deliller halinde âyetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: "Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adam." dediler. Ve: "Bu (Kur'ân), başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira" dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldiği zaman: "Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil." dediler.
Y. AliWhen Our Clear Signs are rehearsed to them, they say, "This is only a man who wishes to hinder you from the (worship) which your fathers practised." And they say, "This is only a falsehood invented!" and the Unbelievers say of the Truth when it comes to them, "This is nothing but evident magic!"
 Words|
16.
[35:3]
yâ eyyühe-nnâsü-ẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm. hel min ḫâliḳin gayru-llâhi yerzüḳuküm mine-ssemâi vel'arḍ. lâ ilâhe illâ hû. feennâ tü'fekûn.يا أيها الناس اذكروا نعمت الله عليكم هل من خالق غير الله يرزقكم من السماء والأرض لا إله إلا هو فأنى تؤفكون
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللَّهِ يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Elmalılı Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz?
Y. AliO men! Call to mind the grace of Allah unto you! is there a creator, other than Allah, to give you sustenance from heaven or earth? There is no god but He: how then are ye deluded away from the Truth?
 Words|
17.
[37:86]
eifken âliheten dûne-llâhi türîdûn.أئفكا آلهة دون الله تريدون
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ
Elmalılı "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?"
Y. Ali"Is it a falsehood- gods other than Allah- that ye desire?
 Words|
18.
[37:151]
elâ innehüm min ifkihim leyeḳûlûn.ألا إنهم من إفكهم ليقولون
أَلَا إِنَّهُم مِّنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ
Elmalılı Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar.
Y. AliIs it not that they say, from their own invention,
 Words|
19.
[40:62]
ẕâlikümü-llâhü rabbüküm ḫâliḳu külli şey'. lâ ilâhe illâ hû. feennâ tü'fekûn.ذلكم الله ربكم خالق كل شيء لا إله إلا هو فأنى تؤفكون
ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
Elmalılı İşte Rabbiniz, her şeyin yaratıcısı olan o Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz?
Y. AliSuch is Allah, your Lord, the Creator of all things, there is no god but He: Then how ye are deluded away from the Truth!
 Words|
20.
[40:63]
keẕâlike yü'fekü-lleẕîne kânû biâyâti-llâhi yecḥadûn.كذلك يؤفك الذين كانوا بآيات الله يجحدون
كَذَلِكَ يُؤْفَكُ الَّذِينَ كَانُوا بِآيَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ
Elmalılı İşte Allah'ın âyetlerini inkâr edenler böyle çevriliyorlar.
Y. AliThus are deluded those who are wont to reject the Signs of Allah.
 Words|
21.
[43:87]
velein seeltehüm men ḫaleḳahüm leyeḳûlünne-llâhü feennâ yü'fekûn.ولئن سألتهم من خلقهم ليقولن الله فأنى يؤفكون
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Eğer sen onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette: "Allah" derler. O halde nasıl haktan çevriliyorlar?
Y. AliIf thou ask them, who created them, they will certainly say, Allah: How then are they deluded away (from the Truth)?
 Words|
22.
[45:7]
veylül likülli effâkin eŝîm.ويل لكل أفاك أثيم
وَيْلٌ لِّكُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ
Elmalılı Her günahkâr kişinin vay haline!
Y. AliWoe to each sinful dealer in Falsehoods:
 Words|
23.
[46:11]
veḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenû lev kâne ḫayram mâ sebeḳûnâ ileyh. veiẕ lem yehtedû bihî feseyeḳûlûne hâẕâ ifkün ḳadîm.وقال الذين كفروا للذين آمنوا لو كان خيرا ما سبقونا إليه وإذ لم يهتدوا به فسيقولون هذا إفك قديم
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا لَوْ كَانَ خَيْرًا مَّا سَبَقُونَا إِلَيْهِ وَإِذْ لَمْ يَهْتَدُوا بِهِ فَسَيَقُولُونَ هَذَا إِفْكٌ قَدِيْمٌ
Elmalılı İnkâr edenler, iman ednler için: "Eğer İslâm'da bir hayır olsaydı onlar, onu kabulde bizi geçemezlerdi." derler. Bununla muvaffak olamayınca da: "Bu eski bir yalandır." diyeceklerdir.
Y. AliThe Unbelievers say of those who believe: "If (this Message) were a good thing, (such men) would not have gone to it first, before us!" And seeing that they guide not themselves thereby, they will say, "this is an (old,) falsehood!"
 Words|
24.
[46:22]
ḳâlû eci'tenâ lite'fikenâ `an âlihetinâ. fe'tinâ bimâ te`idünâ in künte mine-ṣṣâdiḳîn.قالوا أجئتنا لتأفكنا عن آلهتنا فأتنا بما تعدنا إن كنت من الصادقين
قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَأْفِكَنَا عَنْ آلِهَتِنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Elmalılı Onlar: "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir." dediler.
Y. AliThey said: "Hast thou come in order to turn us aside from our gods? Then bring upon us the (calamity) with which thou dost threaten us, if thou art telling the truth?"
 Words|
25.
[46:28]
felevlâ neṣarahümü-lleẕîne-tteḫaẕû min dûni-llâhi ḳurbânen âliheh. bel ḍallû `anhüm. veẕâlike ifkühüm vemâ kânû yefterûn.فلولا نصرهم الذين اتخذوا من دون الله قربانا آلهة بل ضلوا عنهم وذلك إفكهم وما كانوا يفترون
فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آلِهَةً بَلْ ضَلُّوا عَنْهُمْ وَذَلِكَ إِفْكُهُمْ وَمَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Elmalılı Allah'ı bırakıp da kendilerine yakınlık sağlamak için edindikleri ilâhları onlara yardım etselerdi ya! Ama hayır, aksine onlardan kaybolup gittiler. İşte bu onların yalanları ve uydurup durdukları iftiralarıdır.
Y. AliWhy then was no help forthcoming to them from those whom they worshipped as gods, besides Allah, as a means of access (to Allah)? Nay, they left them in the lurch: but that was their falsehood and their invention.
 Words|
26.
[51:9]
yü'fekü `anhü men üfik.يؤفك عنه من أفك
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
Elmalılı Ondan çevrilen (imana) çevrilir.
Y. AliThrough which are deluded (away from the Truth) such as would be deluded.
 Words|
27.
[53:53]
velmü'tefikete ehvâ.والمؤتفكة أهوى
وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَى
Elmalılı Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.
Y. AliAnd He destroyed the Overthrown Cities (of Sodom and Gomorrah).
 Words|
28.
[63:4]
veiẕâ raeytehüm tü`cibüke ecsâmühüm. veiy yeḳûlû tesma` liḳavlihim. keennehüm ḫuşübüm müsennedeh. yaḥsebûne külle ṣayḥatin `aleyhim. hümü-l`adüvvu faḥẕerhüm. ḳâtelehümü-llâh. ennâ yü'fekûn.وإذا رأيتهم تعجبك أجسامهم وإن يقولوا تسمع لقولهم كأنهم خشب مسندة يحسبون كل صيحة عليهم هم العدو فاحذرهم قاتلهم الله أنى يؤفكون
وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?
Y. AliWhen thou lookest at them, their exteriors please thee; and when they speak, thou listenest to their words. They are as (worthless as hollow) pieces of timber propped up, (unable to stand on their own). They think that every cry is against them. They are the enemies; so beware of them. The curse of Allah be on them! How are they deluded (away from the Truth)!
 Words|
29.
[69:9]
vecâe fir`avnü vemen ḳablehû velmü'tefikâtü bilḫâṭieh.وجاء فرعون ومن قبله والمؤتفكات بالخاطئة
وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
Elmalılı Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler.
Y. AliAnd Pharaoh, and those before him, and the Cities Overthrown, committed habitual Sin.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17