1. [57:15] | felyevme lâ yü'ḫaẕü minküm fidyetüv velâ mine-lleẕîne keferû. me'vâkümü-nnâr. hiye mevlâküm. vebi'se-lmeṣîr. | فاليوم لا يؤخذ منكم فدية ولا من الذين كفروا مأواكم النار هي مولاكم وبئس المصير فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ |
---|
Elmalılı | Bugün artık ne sizden ne de inkar edenlerden fidye kabul edilir, varacağınız yer ateştir. Size yaraşan odur. Orası ne kötü bir dönüş yeridir! |
Y. Ali | "This Day shall no ransom be accepted of you, nor of those who rejected Allah." Your abode is the Fire: that is the proper place to claim you: and an evil refuge it is!"
|
Words | | |
2. [66:9] | yâ eyyühe-nnebiyyü câhidi-lküffâra velmünâfiḳîne vagluż `aleyhim. veme'vâhüm cehennem. vebi'se-lmeṣîr. | يا أيها النبي جاهد الكفار والمنافقين واغلظ عليهم ومأواهم جهنم وبئس المصير يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ |
---|
Elmalılı | Ey Peygamber! Kâfirler ve münafıklarla savaş, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer, ne de kötüdür! |
Y. Ali | O Prophet! Strive hard against the Unbelievers and the Hypocrites, and be firm against them. Their abode is Hell,- an evil refuge (indeed).
|
Words | | |
3. [70:13] | vefeṣîletihi-lletî tü'vîh. | وفصيلته التي تؤويه وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ |
---|
Elmalılı | Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini, |
Y. Ali | His kindred who sheltered him,
|
Words | | |
4. [79:39] | feinne-lceḥîme hiye-lme'vâ. | فإن الجحيم هي المأوى فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir. |
Y. Ali | The Abode will be Hell-Fire;
|
Words | | |
5. [79:41] | feinne-lcennete hiye-lme'vâ. | فإن الجنة هي المأوى فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir. |
Y. Ali | Their abode will be the Garden.
|
Words | | |
6. [93:6] | elem yecidke yetîmen feâvâ. | ألم يجدك يتيما فآوى أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى |
---|
Elmalılı | O seni yetim bulup da barındırmadı mı? |
Y. Ali | Did He not find thee an orphan and give thee shelter (and care)?
|
Words | | |