1. [7:156] | vektüb lenâ fî hâẕihi-ddünyâ ḥasenetev vefi-l'âḫirati innâ hüdnâ ileyk. ḳâle `aẕâbî üṣîbü bihî men eşâ'. veraḥmetî vesi`at külle şey'. feseektübühâ lilleẕîne yetteḳûne veyü'tûne-zzekâte velleẕîne hüm biâyâtinâ yü'minûn. | واكتب لنا في هذه الدنيا حسنة وفي الآخرة إنا هدنا إليك قال عذابي أصيب به من أشاء ورحمتي وسعت كل شيء فسأكتبها للذين يتقون ويؤتون الزكاة والذين هم بآياتنا يؤمنون وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَـذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَـا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاءُ وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَـاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ |
---|
Elmalılı | "Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük." Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır, o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım. |
Y. Ali | "And ordain for us that which is good, in this life and in the Hereafter: for we have turned unto Thee." He said: "With My punishment I visit whom I will; but My mercy extendeth to all things. That (mercy) I shall ordain for those who do right, and practise regular charity, and those who believe in Our signs;-
|
Words | | |
2. [14:7] | veiẕ teeẕẕene rabbüküm lein şekertüm leezîdenneküm velein kefertüm inne `aẕâbî leşedîd. | وإذ تأذن ربكم لئن شكرتم لأزيدنكم ولئن كفرتم إن عذابي لشديد وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ |
---|
Elmalılı | Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir. |
Y. Ali | And remember! your Lord caused to be declared (publicly): "If ye are grateful, I will add more (favours) unto you; But if ye show ingratitude, truly My punishment is terrible indeed."
|
Words | | |
3. [15:50] | veenne `aẕâbî hüve-l`aẕâbü-l'elîm. | وأن عذابي هو العذاب الأليم وَ أَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ |
---|
Elmalılı | Bununla beraber azabım da çok acıklı bir azabdır. Bunları geçmişten bazı örneklerle açıklamak üzere: |
Y. Ali | And that My Penalty will be indeed the most grievous Penalty.
|
Words | | |
4. [54:16] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler) |
Y. Ali | But how (terrible) was My Penalty and My Warning?
|
Words | | |
5. [54:18] | keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | كذبت عاد فكيف كان عذابي ونذر كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu? |
Y. Ali | The 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
|
Words | | |
6. [54:21] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Nasılmış benim azabım ve uyarım? |
Y. Ali | Yea, how (terrible) was My Penalty and My Warning!
|
Words | | |
7. [54:30] | fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür. | فكيف كان عذابي ونذر فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu. |
Y. Ali | Ah! how (terrible) was My Penalty and My Warning!
|
Words | | |
8. [54:37] | veleḳad râvedûhü `an ḍayfihî feṭamesnâ a`yünehüm feẕûḳû `aẕâbî venüẕür. | ولقد راودوه عن ضيفه فطمسنا أعينهم فذوقوا عذابي ونذر وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik). |
Y. Ali | And they even sought to snatch away his guests from him, but We blinded their eyes. (They heard:) "Now taste ye My Wrath and My Warning."
|
Words | | |
9. [54:39] | feẕûḳû `aẕâbî venüẕür. | فذوقوا عذابي ونذر فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
---|
Elmalılı | "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik). |
Y. Ali | "So taste ye My Wrath and My Warning."
|
Words | | |