1. [42:3] | keẕâlike yûḥî ileyke veile-lleẕîne min ḳablike-llâhü-l`azîzü-lḥakîm. | كذلك يوحي إليك وإلى الذين من قبلك الله العزيز الحكيم كَذَلِكَ يُوحِي إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكَ اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Ey Muhammed! Çok güçlü hüküm ve hikmet sahibi olan Allah sana da senden öncekilere de böylece vahyeder. |
Y. Ali | Thus doth (He) send inspiration to thee as (He did) to those before thee,- Allah, Exalted in Power, Full of Wisdom.
|
Words | | |
2. [42:19] | allâhü leṭîfüm bi`ibâdihî yerzüḳu mey yeşâ'. vehüve-lḳaviyyü-l`azîz. | الله لطيف بعباده يرزق من يشاء وهو القوي العزيز اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْقَوِيُّ العَزِيزُ |
---|
Elmalılı | Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. |
Y. Ali | Gracious is Allah to His servants: He gives Sustenance to whom He pleases: and He has power and can carry out His Will.
|
Words | | |
3. [43:9] | velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne ḫaleḳahünne-l`azîzü-l`alîm. | ولئن سألتهم من خلق السماوات والأرض ليقولن خلقهن العزيز العليم وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ |
---|
Elmalılı | Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler. |
Y. Ali | If thou wert to question them, 'Who created the heavens and the earth?' They would be sure to reply, 'they were created by (Him), the Exalted in Power, Full of Knowledge';-
|
Words | | |
4. [44:42] | illâ mer raḥime-llâh. innehû hüve-l`azîzü-rraḥîm. | إلا من رحم الله إنه هو العزيز الرحيم إِلَّا مَن رَّحِمَ اللَّهُ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ |
---|
Elmalılı | Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok merhamet edicidir. |
Y. Ali | Except such as receive Allah's Mercy: for He is Exalted in Might, Most Merciful.
|
Words | | |
5. [44:49] | ẕuḳ. inneke ente-l`azîzü-lkerîm. | ذق إنك أنت العزيز الكريم ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ |
---|
Elmalılı | Ona şöyle denir! "Tat bakalım azabı! hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün. |
Y. Ali | "Taste thou (this)! Truly wast thou mighty, full of honour!
|
Words | | |
6. [45:2] | tenzîlü-lkitâbi mine-llâhi-l`azîzi-lḥakîm. | تنزيل الكتاب من الله العزيز الحكيم تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
---|
Elmalılı | Bu kitap, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir. |
Y. Ali | The revelation of the Book is from Allah the Exalted in Power, Full of Wisdom.
|
Words | | |
7. [45:37] | velehü-lkibriyâü fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | وله الكبرياء في السماوات والأرض وهو العزيز الحكيم وَلَهُ الْكِبْرِيَاءُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir (herşeye galiptir); Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir). |
Y. Ali | To Him be glory throughout the heavens and the earth: and He is Exalted in Power, Full of Wisdom!
|
Words | | |
8. [46:2] | tenzîlü-lkitâbi mine-llâhi-l`azîzi-lḥakîm. | تنزيل الكتاب من الله العزيز الحكيم تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
---|
Elmalılı | Bu kitabın indirilişi, çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafındandır. |
Y. Ali | The Revelation of the Book is from Allah the Exalted in Power, Full of Wisdom.
|
Words | | |
9. [48:3] | veyenṣurake-llâhü naṣran `azîzâ. | وينصرك الله نصرا عزيزا وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا |
---|
Elmalılı | Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder. |
Y. Ali | And that Allah may help thee with powerful help.
|
Words | | |
10. [48:7] | velillâhi cünûdü-ssemâvâti vel'arḍ. vekâne-llâhü `azîzen ḥakîmâ. | ولله جنود السماوات والأرض وكان الله عزيزا حكيما وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | For to Allah belong the Forces of the heavens and the earth; and Allah is Exalted in Power, Full of Wisdom.
|
Words | | |
11. [48:19] | vemegânime keŝîratey ye'ḫuẕûnehâ. vekâne-llâhü `azîzen ḥakîmâ. | ومغانم كثيرة يأخذونها وكان الله عزيزا حكيما وَمَغَانِمَ كَثِيرَةً يَأْخُذُونَهَا وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا |
---|
Elmalılı | Allah onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandırdı. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | And many gains will they acquire (besides): and Allah is Exalted in Power, Full of Wisdom.
|
Words | | |
12. [54:42] | keẕẕebû biâyâtinâ küllihâ feeḫaẕnâhüm aḫẕe `azîzim muḳtedir. | كذبوا بآياتنا كلها فأخذناهم أخذ عزيز مقتدر كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ |
---|
Elmalılı | Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince; |
Y. Ali | The (people) rejected all Our Signs; but We seized them with such Penalty (as comes) from One Exalted in Power, able to carry out His Will.
|
Words | | |
13. [57:1] | sebbeḥa lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | سبح لله ما في السماوات والأرض وهو العزيز الحكيم سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | Whatever is in the heavens and on earth,- let it declare the Praises and Glory of Allah: for He is the Exalted in Might, the Wise.
|
Words | | |
14. [57:25] | leḳad erselnâ rusülenâ bilbeyyinâti veenzelnâ me`ahümü-lkitâbe velmîzâne liyeḳûme-nnâsü bilḳisṭ. veenzelne-lḥadîde fîhi be'sün şedîdüv vemenâfi`u linnâsi veliya`leme-llâhü mey yenṣuruhû verusülehû bilgayb. inne-llâhe ḳaviyyün `azîz. | لقد أرسلنا رسلنا بالبينات وأنزلنا معهم الكتاب والميزان ليقوم الناس بالقسط وأنزلنا الحديد فيه بأس شديد ومنافع للناس وليعلم الله من ينصره ورسله بالغيب إن الله قوي عزيز لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ |
---|
Elmalılı | Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür. |
Y. Ali | We sent aforetime our messengers with Clear Signs and sent down with them the Book and the Balance (of Right and Wrong), that men may stand forth in justice; and We sent down Iron, in which is (material for) mighty war, as well as many benefits for mankind, that Allah may test who it is that will help, Unseen, Him and His messengers: For Allah is Full of Strength, Exalted in Might (and able to enforce His Will).
|
Words | | |
15. [58:21] | ketebe-llâhü leaglibenne ene verusülî. inne-llâhe ḳaviyyün `azîz. | كتب الله لأغلبن أنا ورسلي إن الله قوي عزيز كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ |
---|
Elmalılı | Allah: "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz." diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galipdir. |
Y. Ali | Allah has decreed: "It is I and My messengers who must prevail": For Allah is One full of strength, able to enforce His Will.
|
Words | | |
16. [59:1] | sebbeḥa lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | سبح لله ما في السماوات وما في الأرض وهو العزيز الحكيم سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir, O üstündür, hikmet sahibidir. |
Y. Ali | Whatever is in the heavens and on earth, let it declare the Praises and Glory of Allah: for He is the Exalted in Might, the Wise.
|
Words | | |
17. [59:23] | hüve-llâhü-lleẕî lâ ilâhe illâ hû. elmelikü-lḳuddûsü-sselâmü-lmü'minü-lmüheyminü-l`azîzü-lcebbâru-lmütekebbir. sübḥâne-llâhi `ammâ yüşrikûn. | هو الله الذي لا إله إلا هو الملك القدوس السلام المؤمن المهيمن العزيز الجبار المتكبر سبحان الله عما يشركون هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ |
---|
Elmalılı | O, öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mâlik ve sahiptir, münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah puta tapanların ortak koştukları şeylerden münezzehtir. |
Y. Ali | Allah is He, than Whom there is no other god;- the Sovereign, the Holy One, the Source of Peace (and Perfection), the Guardian of Faith, the Preserver of Safety, the Exalted in Might, the Irresistible, the Supreme: Glory to Allah! (High is He) above the partners they attribute to Him.
|
Words | | |
18. [59:24] | hüve-llâhü-lḫâliḳu-lbâriü-lmüṣavviru lehü-l'esmâü-lḥusnâ. yüsebbiḥu lehû mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | هو الله الخالق البارئ المصور له الأسماء الحسنى يسبح له ما في السماوات والأرض وهو العزيز الحكيم هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır. |
Y. Ali | He is Allah, the Creator, the Evolver, the Bestower of Forms (or Colours). To Him belong the Most Beautiful Names: whatever is in the heavens and on earth, doth declare His Praises and Glory: and He is the Exalted in Might, the Wise.
|
Words | | |
19. [60:5] | rabbenâ lâ tec`alnâ fitnetel lilleẕîne keferû vagfir lenâ rabbenâ. inneke ente-l`azîzü-lḥakîm. | ربنا لا تجعلنا فتنة للذين كفروا واغفر لنا ربنا إنك أنت العزيز الحكيم رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | "Rabbimiz! Bizi inkar edenler için bir fitne kılma, (onlara mağlub etme!) bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegane gâlib ve hikmet sahibi ancak sensin." |
Y. Ali | "Our Lord! Make us not a (test and) trial for the Unbelievers, but forgive us, our Lord! for Thou art the Exalted in Might, the Wise."
|
Words | | |
20. [61:1] | sebbeḥa lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | سبح لله ما في السماوات وما في الأرض وهو العزيز الحكيم سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir. |
Y. Ali | Whatever is in the heavens and on earth, let it declare the Praises and Glory of Allah: for He is the Exalted in Might, the Wise.
|
Words | | |
21. [62:1] | yüsebbiḥu lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi-lmeliki-lḳuddûsi-l`azîzi-lḥakîm. | يسبح لله ما في السماوات وما في الأرض الملك القدوس العزيز الحكيم يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ |
---|
Elmalılı | Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'ı tesbih etmektedir. |
Y. Ali | Whatever is in the heavens and on earth, doth declare the Praises and Glory of Allah,- the Sovereign, the Holy One, the Exalted in Might, the Wise.
|
Words | | |
22. [62:3] | veâḫarîne minhüm lemmâ yelḥaḳû bihim. vehüve-l`azîzü-lḥakîm. | وآخرين منهم لما يلحقوا بهم وهو العزيز الحكيم وَآخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Henüz onlara katılmamış bulunan diğer insanlara da (o Peygamberi göndermiştir). O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Y. Ali | As well as (to confer all these benefits upon) others of them, who have not already joined them: And He is exalted in Might, Wise.
|
Words | | |
23. [63:8] | yeḳûlûne leir raca`nâ ile-lmedîneti leyuḫricenne-l'e`azzü minhe-l'eẕell. velillâhi-l`izzetü velirasûlihî velilmü'minîne velâkinne-lmünâfiḳîne lâ ya`lemûn. | يقولون لئن رجعنا إلى المدينة ليخرجن الأعز منها الأذل ولله العزة ولرسوله وللمؤمنين ولكن المنافقين لا يعلمون يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | Diyorlar ki: "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, daha üstün olan, daha alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." Üstünlük, ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler. |
Y. Ali | They say, "If we return to Medina, surely the more honourable (element) will expel therefrom the meaner." But honour belongs to Allah and His Messenger, and to the Believers; but the Hypocrites know not.
|
Words | | |
24. [64:18] | `âlimü-lgaybi veşşehâdeti-l`azîzü-lḥakîm. | عالم الغيب والشهادة العزيز الحكيم عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir. |
Y. Ali | Knower of what is open, Exalted in Might, Full of Wisdom.
|
Words | | |
25. [67:2] | elleẕî ḫaleḳa-lmevte velḥayâte liyeblüveküm eyyüküm aḥsenü `amelâ. vehüve-l`azîzü-lgafûr. | الذي خلق الموت والحياة ليبلوكم أيكم أحسن عملا وهو العزيز الغفور الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ |
---|
Elmalılı | O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. |
Y. Ali | He Who created Death and Life, that He may try which of you is best in deed: and He is the Exalted in Might, Oft-Forgiving;-
|
Words | | |
26. [85:8] | vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd. | وما نقموا منهم إلا أن يؤمنوا بالله العزيز الحميد وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ |
---|
Elmalılı | Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi. |
Y. Ali | And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-
|
Words | | |