1. [72:17] | lineftinehüm fîh. vemey yü`riḍ `an ẕikri rabbihî yeslükhü `aẕâben ṣa`adâ. | لنفتنهم فيه ومن يعرض عن ذكر ربه يسلكه عذابا صعدا لِّنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا |
---|
Elmalılı | Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar. |
Y. Ali | "That We might try them by that (means). But if any turns away from the remembrance of his Lord, He will cause him to undergo a severe Penalty.
|
Words | | |
2. [74:41] | `ani-lmücrimîn. | عن المجرمين عَنِ الْمُجْرِمِينَ |
---|
Elmalılı | Suçluların durumunu. |
Y. Ali | And (ask) of the Sinners:
|
Words | | |
3. [74:49] | femâ lehüm `ani-tteẕkirati mü`riḍîn. | فما لهم عن التذكرة معرضين فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ |
---|
Elmalılı | Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? |
Y. Ali | Then what is the matter with them that they turn away from admonition?-
|
Words | | |
4. [78:2] | `ani-nnebei-l`ażîm. | عن النبإ العظيم عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ |
---|
Elmalılı | O büyük haberden (kıyametten) mi? |
Y. Ali | Concerning the Great News,
|
Words | | |
5. [79:40] | veemmâ men ḫâfe meḳâme rabbihî venehe-nnefse `ani-lhevâ. | وأما من خاف مقام ربه ونهى النفس عن الهوى وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى |
---|
Elmalılı | Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise, |
Y. Ali | And for such as had entertained the fear of standing before their Lord's (tribunal) and had restrained (their) soul from lower desires,
|
Words | | |
6. [79:42] | yes'elûneke `ani-ssâ`ati eyyâne mürsâhâ. | يسألونك عن الساعة أيان مرساها يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا |
---|
Elmalılı | Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye. |
Y. Ali | They ask thee about the Hour,-'When will be its appointed time?
|
Words | | |
7. [80:10] | feente `anhü telehhâ. | فأنت عنه تلهى فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى |
---|
Elmalılı | Sen onunla ilgilenmiyorsun. |
Y. Ali | Of him wast thou unmindful.
|
Words | | |
8. [82:16] | vemâ hüm `anhâ bigâibîn. | وما هم عنها بغائبين وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ |
---|
Elmalılı | Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar. |
Y. Ali | And they will not be able to keep away therefrom.
|
Words | | |
9. [83:15] | kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn. | كلا إنهم عن ربهم يومئذ لمحجوبون كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ |
---|
Elmalılı | Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar. |
Y. Ali | Verily, from (the Light of) their Lord, that Day, will they be veiled.
|
Words | | |
10. [84:19] | leterkebünne ṭabeḳan `an ṭabaḳ. | لتركبن طبقا عن طبق لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ |
---|
Elmalılı | Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz. |
Y. Ali | Ye shall surely travel from stage to stage.
|
Words | | |
11. [92:11] | vemâ yugnî `anhü mâlühû iẕâ teraddâ. | وما يغني عنه ماله إذا تردى وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى |
---|
Elmalılı | Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak. |
Y. Ali | Nor will his wealth profit him when he falls headlong (into the Pit).
|
Words | | |
12. [94:2] | veveḍa`nâ `anke vizrak. | ووضعنا عنك وزرك وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ |
---|
Elmalılı | Senden yükünü indirmedik mi? |
Y. Ali | And removed from thee thy burden
|
Words | | |
13. [98:8] | cezâühüm `inde rabbihim cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. raḍiye-llâhü `anhüm veraḍû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh. | جزاؤهم عند ربهم جنات عدن تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها أبدا رضي الله عنهم ورضوا عنه ذلك لمن خشي ربه جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ |
---|
Elmalılı | Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur. |
Y. Ali | Their reward is with Allah: Gardens of Eternity, beneath which rivers flow; they will dwell therein for ever; Allah well pleased with them, and they with Him: all this for such as fear their Lord and Cherisher.
|
Words | | |
14. [102:8] | ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm. | ثم لتسألن يومئذ عن النعيم ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ |
---|
Elmalılı | Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız |
Y. Ali | Then, shall ye be questioned that Day about the joy (ye indulged in!).
|
Words | | |
15. [107:5] | elleẕîne hüm `an ṣalâtihim sâhûn. | الذين هم عن صلاتهم ساهون الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ |
---|
Elmalılı | Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler. |
Y. Ali | Who are neglectful of their prayers,
|
Words | | |
16. [111:2] | mâ agnâ `anhü mâlühû vemâ keseb. | ما أغنى عنه ماله وما كسب مَا أَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ |
---|
Elmalılı | Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı. |
Y. Ali | No profit to him from all his wealth, and all his gains!
|
Words | | |