Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  50 - KafGörüntülenen ayetler : 31 ... 45 | 45 - Sure no: 50
1.
[50:31]
veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîne gayra be`îd.وأزلفت الجنة للمتقين غير بعيد
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ
Elmalılı Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir.
Y. AliAnd the Garden will be brought nigh to the Righteous,- no more a thing distant.
 Words|وأزلفت - And will be brought near| الجنة - the Paradise| للمتقين - to the righteous,| غير - not| بعيد - far.|
2.
[50:32]
hâẕâ mâ tû`adûne likülli evvâbin ḥafîż.هذا ما توعدون لكل أواب حفيظ
هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ
Elmalılı Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
Y. Ali(A voice will say:) "This is what was promised for you,- for every one who turned (to Allah) in sincere repentance, who kept (His Law),
 Words|هذا - "This| ما - (is) what| توعدون - you were promised,| لكل - for everyone| أواب - who turns| حفيظ - (and) who keeps,|
3.
[50:33]
men ḫaşiye-rraḥmâne bilgaybi vecâe biḳalbim münîb.من خشي الرحمن بالغيب وجاء بقلب منيب
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ
Elmalılı Onlara denir ki: "İşte size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
Y. Ali"Who feared (Allah) Most Gracious Unseen, and brought a heart turned in devotion (to Him):
 Words|من - Who| خشي - feared| الرحمن - the Most Gracious| بالغيب - in the unseen,| وجاء - and came| بقلب - with a heart| منيب - returning.|
4.
[50:34]
üdḫulûhâ biselâm. ẕâlike yevmü-lḫulûd.ادخلوها بسلام ذلك يوم الخلود
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ
Elmalılı "Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur."
Y. Ali"Enter ye therein in Peace and Security; this is a Day of Eternal Life!"
 Words|ادخلوها - Enter it| بسلام - in peace.| ذلك - That| يوم - (is) a Day| الخلود - (of) Eternity."|
5.
[50:35]
lehüm mâ yeşâûne fîhâ veledeynâ mezîd.لهم ما يشاءون فيها ولدينا مزيد
لَهُم مَّا يَشَاؤُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ
Elmalılı Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
Y. AliThere will be for them therein all that they wish,- and more besides in Our Presence.
 Words|لهم - For them| ما - whatever| يشاءون - they wish| فيها - therein| ولدينا - and with Us| مزيد - (is) more.|
6.
[50:36]
vekem ehleknâ ḳablehüm min ḳarnin hüm eşeddü minhüm baṭşen feneḳḳabû fi-lbilâd. hel mim meḥîṣ.وكم أهلكنا قبلهم من قرن هم أشد منهم بطشا فنقبوا في البلاد هل من محيص
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ
Elmalılı Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik, hiç kurtuluş var mı?
Y. AliBut how many generations before them did We destroy (for their sins),- stronger in power than they? Then did they wander through the land: was there any place of escape (for them)?
 Words|وكم - And how many| أهلكنا - We destroyed| قبلهم - before them| من - of| قرن - a generation,| هم - they| أشد - (were) stronger| منهم - than them| بطشا - (in) power.| فنقبوا - so they explored| في - throughout| البلاد - the lands.| هل - Is (there)| من - any| محيص - place of escape?|
7.
[50:37]
inne fî ẕâlike leẕikrâ limen kâne lehû ḳalbün ev elḳa-ssem`a vehüve şehîd.إن في ذلك لذكرى لمن كان له قلب أو ألقى السمع وهو شهيد
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ
Elmalılı Şüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazır bulunup kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.
Y. AliVerily in this is a Message for any that has a heart and understanding or who gives ear and earnestly witnesses (the truth).
 Words|إن - Indeed,| في - in| ذلك - that| لذكرى - surely, is a reminder| لمن - for (one) who,| كان - is -| له - for him| قلب - a heart| أو - or| ألقى - (who) gives ear| السمع - (who) gives ear| وهو - while he| شهيد - (is) a witness.|
8.
[50:38]
veleḳad ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ fî sitteti eyyâm. vemâ messenâ mil lügûb.ولقد خلقنا السماوات والأرض وما بينهما في ستة أيام وما مسنا من لغوب
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ
Elmalılı Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık, Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.
Y. AliWe created the heavens and the earth and all between them in Six Days, nor did any sense of weariness touch Us.
 Words|ولقد - And certainly,| خلقنا - We created| السماوات - the heavens| والأرض - and the earth| وما - and whatever| بينهما - (is) between both of them| في - in| ستة - six| أيام - periods,| وما - and (did) not| مسنا - touch Us| من - any| لغوب - fatigue.|
9.
[50:39]
faṣbir `alâ mâ yeḳûlûne vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḳable ṭulû`i-şşemsi veḳable-lgurûb.فاصبر على ما يقولون وسبح بحمد ربك قبل طلوع الشمس وقبل الغروب
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
Elmalılı Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce (sabah namazını) ve batışından önce de (öğle ve ikindi namazalarını kılarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.
Y. AliBear, then, with patience, all that they say, and celebrate the praises of thy Lord, before the rising of the sun and before (its) setting.
 Words|فاصبر - So be patient| على - over| ما - what| يقولون - they say| وسبح - and glorify| بحمد - (the) praise| ربك - (of) your Lord,| قبل - before| طلوع - (the) rising| الشمس - (of) the sun| وقبل - and before| الغروب - the setting,|
10.
[50:40]
vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd.ومن الليل فسبحه وأدبار السجود
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ
Elmalılı Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O'nu tesbih et.
Y. AliAnd during part of the night, (also,) celebrate His praises, and (so likewise) after the postures of adoration.
 Words|ومن - And of| الليل - the night| فسبحه - glorify Him| وأدبار - and after| السجود - the prostration.|
11.
[50:41]
vestemi` yevme yünâdi-lmünâdi mim mekânin ḳarîb.واستمع يوم يناد المناد من مكان قريب
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ
Elmalılı Bir münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
Y. AliAnd listen for the Day when the Caller will call out from a place quiet near,-
 Words|واستمع - And listen!| يوم - (The) Day| يناد - will call| المناد - the caller| من - from| مكان - a place| قريب - near,|
12.
[50:42]
yevme yesme`ûne-ṣṣayḥate bilḥaḳḳ. ẕâlike yevmü-lḫurûc.يوم يسمعون الصيحة بالحق ذلك يوم الخروج
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ
Elmalılı O gün insanlar, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bugün, kabirlerden çıkış günüdür.
Y. AliThe Day when they will hear a (mighty) Blast in (very) truth: that will be the Day of Resurrection.
 Words|يوم - (The) Day| يسمعون - they will hear| الصيحة - the Blast| بالحق - in truth.| ذلك - That| يوم - (is the) Day| الخروج - (of) coming forth.|
13.
[50:43]
innâ naḥnü nuḥyî venümîtü veileyne-lmeṣîr.إنا نحن نحيي ونميت وإلينا المصير
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
Elmalılı Gerçekten biz hem yaşatırız, hem öldürürüz. Sonunda dönüş yalnız bizedir.
Y. AliVerily it is We Who give Life and Death; and to Us is the Final Goal-
 Words|إنا - Indeed, We| نحن - [We]| نحيي - [We] give life| ونميت - and [We] cause death,| وإلينا - and to Us| المصير - (is) the final return.|
14.
[50:44]
yevme teşeḳḳaḳu-l'arḍu `anhüm sirâ`â. ẕâlike ḥaşrun `aleynâ yesîr.يوم تشقق الأرض عنهم سراعا ذلك حشر علينا يسير
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ذَلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ
Elmalılı O gün yer yarılır, insanlar kabirlerinden çabucak çıkarlar. İşte bu, sadece bize göre kolay bir toplanmadır.
Y. AliThe Day when the Earth will be rent asunder, from (men) hurrying out: that will be a gathering together,- quite easy for Us.
 Words|يوم - (The) Day| تشقق - will split| الأرض - the earth| عنهم - from them,| سراعا - hurrying.| ذلك - That| حشر - (is) a gathering| علينا - for Us| يسير - easy.|
15.
[50:45]
naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd.نحن أعلم بما يقولون وما أنت عليهم بجبار فذكر بالقرآن من يخاف وعيد
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Elmalılı Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Y. AliWe know best what they say; and thou art not one to overawe them by force. So admonish with the Qur'an such as fear My Warning!
 Words|نحن - We| أعلم - know best| بما - [of] what| يقولون - they say,| وما - and not| أنت - (are) you| عليهم - over them| بجبار - the one to compel.| فذكر - But remind| بالقرآن - with the Quran| من - whoever| يخاف - fears| وعيد - My threat.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17