Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 31 ... 58 | 58 - Kök: عود
1.
[25:38]
ve`âdev veŝemûde veaṣḥâbe-rrassi veḳurûnem beyne ẕâlike keŝîrâ.وعادا وثمود وأصحاب الرس وقرونا بين ذلك كثيرا
وَعَادًا وَثَمُودَاْ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا
Elmalılı Ad'ı, Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de (inkârcılıkları yüzünden helak ettik)
Y. AliAs also 'Ad and Thamud, and the Companions of the Rass, and many a generation between them.
 Words|
2.
[26:123]
keẕẕebet `âdün-lmürselîn.كذبت عاد المرسلين
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
Y. AliThe 'Ad (people) rejected the messengers.
 Words|
3.
[27:64]
emmey yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû vemey yerzüḳuküm mine-ssemâi vel'arḍ. eilâhüm me`a-llâh. ḳul hâtû bürhâneküm in küntüm ṣâdiḳîn.أمن يبدأ الخلق ثم يعيده ومن يرزقكم من السماء والأرض أإله مع الله قل هاتوا برهانكم إن كنتم صادقين
أَمَّن يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَن يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Elmalılı (Onlar mı hayırlı) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, siz kesin delilinizi getirin haydi!
Y. AliOr, Who originates creation, then repeats it, and who gives you sustenance from heaven and earth? (Can there be another) god besides Allah? Say, "Bring forth your argument, if ye are telling the truth!"
 Words|
4.
[28:85]
inne-lleẕî feraḍa `aleyke-lḳur'âne lerâddüke ilâ me`âd. ḳur rabbî a`lemü men câe bilhüdâ vemen hüve fî ḍalâlim mübîn.إن الذي فرض عليك القرآن لرادك إلى معاد قل ربي أعلم من جاء بالهدى ومن هو في ضلال مبين
إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادٍ قُل رَّبِّي أَعْلَمُ مَن جَاءَ بِالْهُدَى وَمَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Elmalılı (Resulüm!) Kur'ân'ı (okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı) sana farz kılan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir."
Y. AliVerily He Who ordained the Qur'an for thee, will bring thee back to the Place of Return. Say: "My Lord knows best who it is that brings true guidance, and who is in manifest error."
 Words|
5.
[29:19]
evelem yerav keyfe yübdiü-llâhü-lḫalḳa ŝümme yü`îdüh. inne ẕâlike `ale-llâhi yesîr.أولم يروا كيف يبدئ الله الخلق ثم يعيده إن ذلك على الله يسير
أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Elmalılı Allah'ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.
Y. AliSee they not how Allah originates creation, then repeats it: truly that is easy for Allah.
 Words|
6.
[29:38]
ve`âdev veŝemûde veḳat tebeyyene leküm mim mesâkinihim. vezeyyene lehümü-şşeyṭânü a`mâlehüm feṣaddehüm `ani-ssebîli vekânû müstebṣirîn.وعادا وثمود وقد تبين لكم من مساكنهم وزين لهم الشيطان أعمالهم فصدهم عن السبيل وكانوا مستبصرين
وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ
Elmalılı Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
Y. Ali(Remember also) the 'Ad and the Thamud (people): clearly will appear to you from (the traces) of their buildings (their fate): the Evil One made their deeds alluring to them, and kept them back from the Path, though they were gifted with intelligence and skill.
 Words|
7.
[30:11]
allâhü yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû ŝümme ileyhi türce`ûn.الله يبدأ الخلق ثم يعيده ثم إليه ترجعون
اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Elmalılı Allah yaratmayı ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.
Y. AliIt is Allah Who begins (the process of) creation; then repeats it; then shall ye be brought back to Him.
 Words|
8.
[30:27]
vehüve-lleẕî yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû vehüve ehvenü `aleyh. velehü-lmeŝelü-l'a`lâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm.وهو الذي يبدأ الخلق ثم يعيده وهو أهون عليه وله المثل الأعلى في السماوات والأرض وهو العزيز الحكيم
وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَى فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Elmalılı Hem yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. O çokgüçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Y. AliIt is He Who begins (the process of) creation; then repeats it; and for Him it is most easy. To Him belongs the loftiest similitude (we can think of) in the heavens and the earth: for He is Exalted in Might, full of wisdom.
 Words|
9.
[32:20]
veemme-lleẕîne feseḳû feme'vâhümü-nnâr. küllemâ erâdû ey yaḫrucû minhâ ü`îdû fîhâ veḳîle lehüm ẕûḳû `aẕâbe-nnâri-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.وأما الذين فسقوا فمأواهم النار كلما أرادوا أن يخرجوا منها أعيدوا فيها وقيل لهم ذوقوا عذاب النار الذي كنتم به تكذبون
وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا أُعِيدُوا فِيهَا وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!" denir.
Y. AliAs to those who are rebellious and wicked, their abode will be the Fire: every time they wish to get away therefrom, they will be forced thereinto, and it will be said to them: "Taste ye the Penalty of the Fire, the which ye were wont to reject as false."
 Words|
10.
[34:49]
ḳul câe-lḥaḳḳu vemâ yübdiü-lbâṭilü vemâ yü`îd.قل جاء الحق وما يبدئ الباطل وما يعيد
قُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَمَا يُبْدِئُ الْبَاطِلُ وَمَا يُعِيدُ
Elmalılı De ki: "Hak geldi, batılın önü de kalmaz, sonu da."
Y. AliSay: "The Truth has arrived, and Falsehood neither creates anything new, nor restores anything."
 Words|
11.
[36:39]
velḳamera ḳaddernâhü menâzile ḥattâ `âde kel`urcûni-lḳadîm.والقمر قدرناه منازل حتى عاد كالعرجون القديم
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Elmalılı Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.
Y. AliAnd the Moon,- We have measured for her mansions (to traverse) till she returns like the old (and withered) lower part of a date-stalk.
 Words|
12.
[38:12]
keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥiv ve`âdüv vefir`avnü ẕü-l'evtâd.كذبت قبلهم قوم نوح وعاد وفرعون ذو الأوتاد
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Elmalılı Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.
Y. AliBefore them (were many who) rejected messengers,- the people of Noah, and 'Ad, and Pharaoh, the Lord of Stakes,
 Words|
13.
[40:31]
miŝle de'bi ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûde velleẕîne mim ba`dihim. veme-llâhü yürîdü żulmel lil`ibâd.مثل دأب قوم نوح وعاد وثمود والذين من بعدهم وما الله يريد ظلما للعباد
مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِّلْعِبَادِ
Elmalılı "Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi (bir günün geleceğinden korkuyorum). Allah, kulları için bir zulüm istemez."
Y. Ali"Something like the fate of the People of Noah, the 'Ad, and the Thamud, and those who came after them: but Allah never wishes injustice to his Servants.
 Words|
14.
[41:13]
fein a`raḍû feḳul enẕertüküm ṣâ`iḳatem miŝle ṣâ`iḳati `âdiv veŝemûd.فإن أعرضوا فقل أنذرتكم صاعقة مثل صاعقة عاد وثمود
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِّثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ
Elmalılı Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizi Âd ve Semud'un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım."
Y. AliBut if they turn away, say thou: "I have warned you of a stunning Punishment (as of thunder and lightning) like that which (overtook) the 'Ad and the Thamud!"
 Words|
15.
[41:15]
feemmâ `âdün festekberû fi-l'arḍi bigayri-lḥaḳḳi veḳâlû men eşeddü minnâ ḳuvveh. evelem yerav enne-llâhe-lleẕî ḫaleḳahüm hüve eşeddü minhüm ḳuvveh. vekânû biâyâtinâ yecḥadûn.فأما عاد فاستكبروا في الأرض بغير الحق وقالوا من أشد منا قوة أولم يروا أن الله الذي خلقهم هو أشد منهم قوة وكانوا بآياتنا يجحدون
فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ
Elmalılı Âd kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve: "Bizden daha kuvvetli kim vardır?" dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.
Y. AliNow the 'Ad behaved arrogantly through the land, against (all) truth and reason, and said: "Who is superior to us in strength?" What! did they not see that Allah, Who created them, was superior to them in strength? But they continued to reject Our Signs!
 Words|
16.
[44:15]
innâ kâşifü-l`aẕâbi ḳalîlen inneküm `âidûn.إنا كاشفو العذاب قليلا إنكم عائدون
إِنَّا كَاشِفُوا الْعَذَابِ قَلِيلًا إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
Elmalılı Biz o azabı sizden birazcık kaldırırız. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.
Y. AliWe shall indeed remove the Penalty for a while, (but) truly ye will revert (to your ways).
 Words|
17.
[46:21]
veẕkür eḫâ `âdin. iẕ enẕera ḳavmehû bil'aḥḳâfi veḳad ḫaleti-nnüẕüru mim beyni yedeyhi vemin ḫalfihî ellâ ta`büdû ille-llâh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm.واذكر أخا عاد إذ أنذر قومه بالأحقاف وقد خلت النذر من بين يديه ومن خلفه ألا تعبدوا إلا الله إني أخاف عليكم عذاب يوم عظيم
وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتِ النُّذُرُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı Ey Muhammed! Âd kavminin kardeşi Hud'u hatırla. Hani O, Ahkâf denilen yerde kavmini uyarmıştı. O'ndan önce ve sonra da nice peygamberler gelip geçmiştir. Hud, kavmine: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Çünkü ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum." demişti.
Y. AliMention (Hud) one of 'Ad's (own) brethren: Behold, he warned his people about the winding Sand-tracts: but there have been warners before him and after him: "Worship ye none other than Allah: Truly I fear for you the Penalty of a Mighty Day."
 Words|
18.
[50:13]
ve`âdüv vefir`avnü veiḫvânü lûṭ.وعاد وفرعون وإخوان لوط
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ
Elmalılı Âd, Firavun, Lût'un kardeşleri de (yalanladılar).
Y. AliThe 'Ad, Pharaoh, the brethren of Lut,
 Words|
19.
[51:41]
vefî `âdin iẕ erselnâ `aleyhimü-rrîḥa-l`aḳîm.وفي عاد إذ أرسلنا عليهم الريح العقيم
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
Elmalılı Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.
Y. AliAnd in the 'Ad (people) (was another Sign): Behold, We sent against them the devastating Wind:
 Words|
20.
[53:50]
veennehû ehleke `âden-l'ûlâ.وأنه أهلك عادا الأولى
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى
Elmalılı O, helak etti önce gelen Âd'ı.
Y. AliAnd that it is He Who destroyed the (powerful) ancient 'Ad (people),
 Words|
21.
[54:18]
keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.كذبت عاد فكيف كان عذابي ونذر
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Y. AliThe 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
 Words|
22.
[58:3]
velleẕîne yüżâhirûne min nisâihim ŝümme ye`ûdûne limâ ḳâlû fetaḥrîru raḳabetim min ḳabli ey yetemâssâ. ẕâliküm tû`ażûne bih. vellâhü bimâ ta`melûne ḫabîr.والذين يظاهرون من نسائهم ثم يعودون لما قالوا فتحرير رقبة من قبل أن يتماسا ذلكم توعظون به والله بما تعملون خبير
وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Elmalılı Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
Y. AliBut those who divorce their wives by Zihar, then wish to go back on the words they uttered,- (It is ordained that such a one) should free a slave before they touch each other: Thus are ye admonished to perform: and Allah is well-acquainted with (all) that ye do.
 Words|
23.
[58:8]
elem tera ile-lleẕîne nühû `ani-nnecvâ ŝümme ye`ûdûne limâ nühû `anhü veyetenâcevne bil'iŝmi vel`udvâv vema`ṣiyeti-rrasûl. veiẕâ câûke ḥayyevke bimâ lem yüḥayyike bihi-llâhü veyeḳûlûne fî enfüsihim levlâ yü`aẕẕibüne-llâhü bimâ neḳûl. ḥasbühüm cehennem. yaṣlevnehâ. febi'se-lmeṣîr.ألم تر إلى الذين نهوا عن النجوى ثم يعودون لما نهوا عنه ويتناجون بالإثم والعدوان ومعصيت الرسول وإذا جاءوك حيوك بما لم يحيك به الله ويقولون في أنفسهم لولا يعذبنا الله بما نقول حسبهم جهنم يصلونها فبئس المصير
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاؤُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Elmalılı Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
Y. AliTurnest thou not thy sight towards those who were forbidden secret counsels yet revert to that which they were forbidden (to do)? And they hold secret counsels among themselves for iniquity and hostility, and disobedience to the Messenger. And when they come to thee, they salute thee, not as Allah salutes thee, (but in crooked ways): And they say to themselves, "Why does not Allah punish us for our words?" Enough for them is Hell: In it will they burn, and evil is that destination!
 Words|
24.
[69:4]
keẕẕebet ŝemûdü ve`âdüm bilḳâri`ah.كذبت ثمود وعاد بالقارعة
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Elmalılı Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.
Y. AliThe Thamud and the 'Ad People (branded) as false the Stunning Calamity!
 Words|
25.
[69:6]
veemmâ `âdün feühlikû birîḥin ṣarṣarin `âtiyeh.وأما عاد فأهلكوا بريح صرصر عاتية
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Elmalılı Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler.
Y. AliAnd the 'Ad, they were destroyed by a furious Wind, exceedingly violent;
 Words|
26.
[71:18]
ŝümme yü`îdüküm fîhâ veyuḫricüküm iḫrâcâ.ثم يعيدكم فيها ويخرجكم إخراجا
ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا
Elmalılı Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır.
Y. Ali"'And in the End He will return you into the (earth), and raise you forth (again at the Resurrection)?
 Words|
27.
[85:13]
innehû hüve yübdiü veyü`îd.إنه هو يبدئ ويعيد
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
Elmalılı Yoktan o yaratır ve tekrar o diriltir.
Y. AliIt is He Who creates from the very beginning, and He can restore (life).
 Words|
28.
[89:6]
elem tera keyfe fe`ale rabbüke bi`âd.ألم تر كيف فعل ربك بعاد
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Elmalılı Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
Y. AliSeest thou not how thy Lord dealt with the 'Ad (people),-
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17