Kelime

Kelime<not selected>
Kökثمد
Konum[:]
NoTkrKelime
1 13 ثمود
2 12 وثمود
3 1 لثمود
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1 ... 25 | 25 - Kök: ثمد
1.
[7:73]
veilâ ŝemûde eḫâhüm ṣâliḥâ. ḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. ḳad câetküm beyyinetüm mir rabbiküm. hâẕihî nâḳatü-llâhi leküm âyeten feẕerûhâ te'kül fî arḍi-llâhi velâ temessûhâ bisûin feye'ḫuẕeküm `aẕâbün elîm.وإلى ثمود أخاهم صالحا قال يا قوم اعبدوا الله ما لكم من إله غيره قد جاءتكم بينة من ربكم هذه ناقة الله لكم آية فذروها تأكل في أرض الله ولا تمسوها بسوء فيأخذكم عذاب أليم
وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءَتْكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ هَـذِهِ نَاقَةُ اللّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللّهِ وَلاَ تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Elmalılı Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik): "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, Allah'ın devesi, size bir mucizedir; bırakın onu Allah'ın yeryüzünde yesin (içsin), sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar."
Y. AliTo the Thamud people (We sent) Salih, one of their own brethren: He said: "O my people! worship Allah: ye have no other god but Him. Now hath come unto you a clear (Sign) from your Lord! This she-camel of Allah is a Sign unto you: So leave her to graze in Allah's earth, and let her come to no harm, or ye shall be seized with a grievous punishment.
 Words|
2.
[9:70]
elem ye'tihim nebeü-lleẕîne min ḳablihim ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûde veḳavmi ibrâhîme veaṣḥâbi medyene velmü'tefikât. etethüm rusülühüm bilbeyyinât. femâ kâne-llâhü liyażlimehüm velâkin kânû enfüsehüm yażlimûn.ألم يأتهم نبأ الذين من قبلهم قوم نوح وعاد وثمود وقوم إبراهيم وأصحاب مدين والمؤتفكات أتتهم رسلهم بالبينات فما كان الله ليظلمهم ولكن كانوا أنفسهم يظلمون
أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانَ اللّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَـكِن كَانُواْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Elmalılı Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, İbrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabı'nın ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Y. AliHath not the story reached them of those before them?- the People of Noah, and 'Ad, and Thamud; the People of Abraham, the men of Midian, and the cities overthrown. To them came their messengers with clear signs. It is not Allah Who wrongs them, but they wrong their own souls.
 Words|
3.
[11:61]
veilâ ŝemûde eḫâhüm ṣâliḥâ. ḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. hüve enşeeküm mine-l'arḍi vesta`meraküm fîhâ festagfirûhü ŝümme tûbû ileyh. inne rabbî ḳarîbüm mücîb.وإلى ثمود أخاهم صالحا قال يا قوم اعبدوا الله ما لكم من إله غيره هو أنشأكم من الأرض واستعمركم فيها فاستغفروه ثم توبوا إليه إن ربي قريب مجيب
وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنشَأَكُم مِّنَ الْأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ
Elmalılı Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız daha yoktur. Sizi topraktan O meydana getirdi. Sizi orada ömür sürmeye O memur etti. Bu sebepten O'nun mağfiretini isteyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır, dualarınızı kabul eder."
Y. AliTo the Thamud People (We sent) Salih, one of their own brethren. He said: "O my people! Worship Allah: ye have no other god but Him. It is He Who hath produced you from the earth and settled you therein: then ask forgiveness of Him, and turn to Him (in repentance): for my Lord is (always) near, ready to answer."
 Words|
4.
[11:68]
keel lem yagnev fîhâ. elâ inne ŝemûde keferû rabbehüm. elâ bü`del liŝemûd.كأن لم يغنوا فيها ألا إن ثمود كفروا ربهم ألا بعدا لثمود
كَأَن لَّمْ يَغْنَوْاْ فِيهَا أَلاَ إِنَّ ثَمُودَ كَفرُواْ رَبَّهُمْ أَلاَ بُعْدًا لِّثَمُودَ
Elmalılı Sanki orada güzel güzel yaşayıp durmamışlardı. Bak işte Semud, gerçekten de Rablerine küfretmişlerdi. Bak işte nasıl yok olup gittiler.
Y. AliAs if they had never dwelt and flourished there. Ah! Behold! for the Thamud rejected their Lord and Cherisher! Ah! Behold! removed (from sight) were the Thamud!
 Words|
5.
[11:95]
keel lem yagnev fîhâ. elâ bü`del limedyene kemâ be`idet ŝemûd.كأن لم يغنوا فيها ألا بعدا لمدين كما بعدت ثمود
كَأَن لَّمْ يَغْنَوْاْ فِيهَا أَلاَ بُعْدًا لِّمَدْيَنَ كَمَا بَعِدَتْ ثَمُودُ
Elmalılı Sanki orada hiç güzel gün görmemişlerdi. Dikkat edin, Semud kavmi nasıl helâk olup gittiyse Medyen de öyle yok olup gitti.
Y. AliAs if they had never dwelt and flourished there! Ah! Behold! How the Madyan were removed (from sight) as were removed the Thamud!
 Words|
6.
[14:9]
elem ye'tiküm nebeü-lleẕîne min ḳabliküm ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûd. velleẕîne mim ba`dihim. lâ ya`lemühüm ille-llâh. câethüm rusülühüm bilbeyyinâti feraddû eydiyehüm fî efvâhihim veḳâlû innâ kefernâ bimâ ürsiltüm bihî veinnâ lefî şekkim mimmâ ted`ûnenâ ileyhi mürîbün.ألم يأتكم نبأ الذين من قبلكم قوم نوح وعاد وثمود والذين من بعدهم لا يعلمهم إلا الله جاءتهم رسلهم بالبينات فردوا أيديهم في أفواههم وقالوا إنا كفرنا بما أرسلتم به وإنا لفي شك مما تدعوننا إليه مريب
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Elmalılı Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki: "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz."
Y. AliHas not the story reached you, (O people!), of those who (went) before you? - of the people of Noah, and 'Ad, and Thamud? - And of those who (came) after them? None knows them but Allah. To them came messengers with Clear (Signs); but they put their hands up to their mouths, and said: "We do deny (the mission) on which ye have been sent, and we are really in suspicious (disquieting) doubt as to that to which ye invite us."
 Words|
7.
[17:59]
vemâ mene`anâ en nürsile bil'âyâti illâ en keẕẕebe bihe-l'evvelûn. veâteynâ ŝemûde-nnâḳate mübṣiraten feżalemû bihâ. vemâ nürsilü bil'âyâti illâ taḫvîfâ.وما منعنا أن نرسل بالآيات إلا أن كذب بها الأولون وآتينا ثمود الناقة مبصرة فظلموا بها وما نرسل بالآيات إلا تخويفا
وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالْآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Elmalılı Bizi, âyetler (mucizeler) ve peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semûd'a, açık bir mucize olarak o dişi deveyi vermiştik de ona zulmetmişlerdi (deveyi boğazlayarak kendilerine yazık etmişlerdi). Oysa biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz.
Y. AliAnd We refrain from sending the signs, only because the men of former generations treated them as false: We sent the she-camel to the Thamud to open their eyes, but they treated her wrongfully: We only send the Signs by way of terror (and warning from evil).
 Words|
8.
[22:42]
veiy yükeẕẕibûke feḳad keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥiv ve`âdüv veŝemûd.وإن يكذبوك فقد كذبت قبلهم قوم نوح وعاد وثمود
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Elmalılı (Ey Muhammed!) Eğer seni (müşrikler) yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd (kavimleri de kendi peygamberlerini) yalancı saydılar.
Y. AliIf they treat thy (mission) as false, so did the peoples before them (with their prophets),- the People of Noah, and 'Ad and Thamud;
 Words|
9.
[25:38]
ve`âdev veŝemûde veaṣḥâbe-rrassi veḳurûnem beyne ẕâlike keŝîrâ.وعادا وثمود وأصحاب الرس وقرونا بين ذلك كثيرا
وَعَادًا وَثَمُودَاْ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا
Elmalılı Ad'ı, Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha bir çok nesilleri de (inkârcılıkları yüzünden helak ettik)
Y. AliAs also 'Ad and Thamud, and the Companions of the Rass, and many a generation between them.
 Words|
10.
[26:141]
keẕẕebet ŝemûdü-lmürselîn.كذبت ثمود المرسلين
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
Y. AliThe Thamud (people) rejected the messengers.
 Words|
11.
[27:45]
veleḳad erselnâ ilâ ŝemûde eḫâhüm ṣâliḥan eni-`büdü-llâhe feiẕâ hüm ferîḳâni yaḫteṣimûn.ولقد أرسلنا إلى ثمود أخاهم صالحا أن اعبدوا الله فإذا هم فريقان يختصمون
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ
Elmalılı Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.
Y. AliWe sent (aforetime), to the Thamud, their brother Salih, saying, "Serve Allah": But behold, they became two factions quarrelling with each other.
 Words|
12.
[29:38]
ve`âdev veŝemûde veḳat tebeyyene leküm mim mesâkinihim. vezeyyene lehümü-şşeyṭânü a`mâlehüm feṣaddehüm `ani-ssebîli vekânû müstebṣirîn.وعادا وثمود وقد تبين لكم من مساكنهم وزين لهم الشيطان أعمالهم فصدهم عن السبيل وكانوا مستبصرين
وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَاكِنِهِمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ
Elmalılı Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
Y. Ali(Remember also) the 'Ad and the Thamud (people): clearly will appear to you from (the traces) of their buildings (their fate): the Evil One made their deeds alluring to them, and kept them back from the Path, though they were gifted with intelligence and skill.
 Words|
13.
[38:13]
veŝemûdü veḳavmü lûṭiv veaṣḥâbü-l'eykeh. ülâike-l'aḥzâb.وثمود وقوم لوط وأصحاب الأيكة أولئك الأحزاب
وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ أُوْلَئِكَ الْأَحْزَابُ
Elmalılı Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Şuayb kavmi) de yalanlamışlardı. İşte o çeşitli partiler bunlardır.
Y. AliAnd Thamud, and the people of Lut, and the Companions of the Wood; - such were the Confederates.
 Words|
14.
[40:31]
miŝle de'bi ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûde velleẕîne mim ba`dihim. veme-llâhü yürîdü żulmel lil`ibâd.مثل دأب قوم نوح وعاد وثمود والذين من بعدهم وما الله يريد ظلما للعباد
مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِّلْعِبَادِ
Elmalılı "Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi (bir günün geleceğinden korkuyorum). Allah, kulları için bir zulüm istemez."
Y. Ali"Something like the fate of the People of Noah, the 'Ad, and the Thamud, and those who came after them: but Allah never wishes injustice to his Servants.
 Words|
15.
[41:13]
fein a`raḍû feḳul enẕertüküm ṣâ`iḳatem miŝle ṣâ`iḳati `âdiv veŝemûd.فإن أعرضوا فقل أنذرتكم صاعقة مثل صاعقة عاد وثمود
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِّثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ
Elmalılı Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizi Âd ve Semud'un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım."
Y. AliBut if they turn away, say thou: "I have warned you of a stunning Punishment (as of thunder and lightning) like that which (overtook) the 'Ad and the Thamud!"
 Words|
16.
[41:17]
veemmâ ŝemûdü fehedeynâhüm festeḥabbü-l`amâ `ale-lhüdâ feeḫaẕethüm ṣâ`iḳatü-l`aẕâbi-lhûni bimâ kânû yeksibûn.وأما ثمود فهديناهم فاستحبوا العمى على الهدى فأخذتهم صاعقة العذاب الهون بما كانوا يكسبون
وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَى عَلَى الْهُدَى فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Elmalılı Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi.
Y. AliAs to the Thamud, We gave them Guidance, but they preferred blindness (of heart) to Guidance: so the stunning Punishment of humiliation seized them, because of what they had earned.
 Words|
17.
[50:12]
keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥiv veaṣḥâbü-rrassi veŝemûd.كذبت قبلهم قوم نوح وأصحاب الرس وثمود
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ
Elmalılı Onlardan önce Nuh'un kavmi, Ress halkı ve Semûd da yalanlamıştı.
Y. AliBefore them was denied (the Hereafter) by the People of Noah, the Companions of the Rass, the Thamud,
 Words|
18.
[51:43]
vefî ŝemûde iẕ ḳîle lehüm temette`û ḥattâ ḥîn.وفي ثمود إذ قيل لهم تمتعوا حتى حين
وَفِي ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتَّى حِينٍ
Elmalılı Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanıp, geçinin!" denmişti.
Y. AliAnd in the Thamud (was another Sign): Behold, they were told, "Enjoy (your brief day) for a little while!"
 Words|
19.
[53:51]
veŝemûde femâ ebḳâ.وثمود فما أبقى
وَثَمُودَاْ فَمَا أَبْقَى
Elmalılı Ve Semûd'u da bırakmadı.
Y. AliAnd the Thamud nor gave them a lease of perpetual life.
 Words|
20.
[54:23]
keẕẕebet ŝemûdü binnüẕür.كذبت ثمود بالنذر
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Elmalılı Semûd da o uyarıları yalanladılar.
Y. AliThe Thamud (also) rejected (their) Warners.
 Words|
21.
[69:4]
keẕẕebet ŝemûdü ve`âdüm bilḳâri`ah.كذبت ثمود وعاد بالقارعة
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Elmalılı Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.
Y. AliThe Thamud and the 'Ad People (branded) as false the Stunning Calamity!
 Words|
22.
[69:5]
feemmâ ŝemûdü feühlikû biṭṭâgiyeh.فأما ثمود فأهلكوا بالطاغية
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ
Elmalılı Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.
Y. AliBut the Thamud,- they were destroyed by a terrible Storm of thunder and lightning!
 Words|
23.
[85:18]
fir`avne veŝemûd.فرعون وثمود
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
Elmalılı Yani Firavun ve Semud'un?
Y. AliOf Pharaoh and the Thamud?
 Words|
24.
[89:9]
veŝemûde-lleẕîne câbu-ṣṣaḫra bilvâd.وثمود الذين جابوا الصخر بالواد
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ
Elmalılı Vâdide kayaları yontan Semud kavmine?
Y. AliAnd with the Thamud (people), who cut out (huge) rocks in the valley?-
 Words|
25.
[91:11]
keẕẕebet ŝemûdü biṭagvâhâ.كذبت ثمود بطغواها
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
Elmalılı Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,
Y. AliThe Thamud (people) rejected (their prophet) through their inordinate wrong-doing,
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17