Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 361 391 421 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 421 ... 440 | 440 - Kök: أرض
1.
[71:17]
vellâhü embeteküm mine-l'arḍi nebâtâ.والله أنبتكم من الأرض نباتا
وَاللَّهُ أَنبَتَكُم مِّنَ الْأَرْضِ نَبَاتًا
Elmalılı Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.
Y. Ali"'And Allah has produced you from the earth growing (gradually),
 Words|
2.
[71:19]
vellâhü ce`ale lekümü-l'arḍa bisâṭâ.والله جعل لكم الأرض بساطا
وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ بِسَاطًا
Elmalılı Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır.
Y. Ali"'And Allah has made the earth for you as a carpet (spread out),
 Words|
3.
[71:26]
veḳâle nûḥur rabbi lâ teẕer `ale-l'arḍi mine-lkâfirîne deyyârâ.وقال نوح رب لا تذر على الأرض من الكافرين ديارا
وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا
Elmalılı Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma."
Y. AliAnd Noah, said: "O my Lord! Leave not of the Unbelievers, a single one on earth!
 Words|
4.
[72:10]
veennâ lâ nedrî eşerrun ürîde bimen fi-l'arḍi em erâde bihim rabbühüm raşedâ.وأنا لا ندري أشر أريد بمن في الأرض أم أراد بهم ربهم رشدا
وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
Elmalılı "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"
Y. Ali'And we understand not whether ill is intended to those on earth, or whether their Lord (really) intends to guide them to right conduct.
 Words|
5.
[72:12]
veennâ żanennâ el len nü`cize-llâhe fi-l'arḍi velen nü`cizehû herabâ.وأنا ظننا أن لن نعجز الله في الأرض ولن نعجزه هربا
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَبًا
Elmalılı "Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız."
Y. Ali'But we think that we can by no means frustrate Allah throughout the earth, nor can we frustrate Him by flight.
 Words|
6.
[73:14]
yevme tercüfü-l'arḍu velcibâlü vekâneti-lcibâlü keŝîbem mehîlâ.يوم ترجف الأرض والجبال وكانت الجبال كثيبا مهيلا
يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَّهِيلًا
Elmalılı O gün yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecek.
Y. AliOne Day the earth and the mountains will be in violent commotion. And the mountains will be as a heap of sand poured out and flowing down.
 Words|
7.
[73:20]
inne rabbeke ya`lemü enneke teḳûmü ednâ min ŝülüŝeyi-lleyli veniṣfehû veŝülüŝehû veṭâifetüm mine-lleẕîne me`ak. vellâhü yüḳaddiru-lleyle vennehâr. `alime el len tuḥṣûhü fetâbe `aleyküm faḳraû mâ teyessera mine-lḳur'ân. `alime en seyekûnü minküm merḍâ veâḫarûne yaḍribûne fi-l'arḍi yebtegûne min faḍli-llâhi veâḫarûne yüḳâtilûne fî sebîli-llâh. faḳraû mâ teyessera minhü veeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veaḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥasenâ. vemâ tüḳaddimû lienfüsiküm min ḫayrin tecidûhü `inde-llâhi hüve ḫayrav vea`żame ecrâ. vestagfirü-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm.إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Y. AliThy Lord doth know that thou standest forth (to prayer) nigh two-thirds of the night, or half the night, or a third of the night, and so doth a party of those with thee. But Allah doth appoint night and day in due measure He knoweth that ye are unable to keep count thereof. So He hath turned to you (in mercy): read ye, therefore, of the Qur'an as much as may be easy for you. He knoweth that there may be (some) among you in ill-health; others travelling through the land, seeking of Allah's bounty; yet others fighting in Allah's Cause, read ye, therefore, as much of the Qur'an as may be easy (for you); and establish regular Prayer and give regular Charity; and loan to Allah a Beautiful Loan. And whatever good ye send forth for your souls ye shall find it in Allah's Presence,- yea, better and greater, in Reward and seek ye the Grace of Allah: for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
 Words|
8.
[77:25]
elem nec`ali-l'arḍa kifâtâ.ألم نجعل الأرض كفاتا
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا
Elmalılı Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadık mı?
Y. AliHave We not made the earth (as a place) to draw together.
 Words|
9.
[78:6]
elem nec`ali-l'arḍa mihâdâ.ألم نجعل الأرض مهادا
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
Elmalılı Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
Y. AliHave We not made the earth as a wide expanse,
 Words|
10.
[78:37]
rabbi-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehüme-rraḥmâni lâ yemlikûne minhü ḫiṭâbâ.رب السماوات والأرض وما بينهما الرحمن لا يملكون منه خطابا
رَّبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرحْمَنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
Elmalılı O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Rahmân'dır. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.
Y. Ali(From) the Lord of the heavens and the earth, and all between, (Allah) Most Gracious: None shall have power to argue with Him.
 Words|
11.
[79:30]
vel'arḍa ba`de ẕâlike deḥâhâ.والأرض بعد ذلك دحاها
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
Elmalılı Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.
Y. AliAnd the earth, moreover, hath He extended (to a wide expanse);
 Words|
12.
[80:26]
ŝümme şaḳaḳne-l'arḍa şeḳḳâ.ثم شققنا الأرض شقا
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا
Elmalılı Sonra toprağı nasıl da yardık.
Y. AliAnd We split the earth in fragments,
 Words|
13.
[84:3]
veiẕe-l'arḍu müddet.وإذا الأرض مدت
وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ
Elmalılı Yer uzatılıp düzlendiği,
Y. AliAnd when the earth is flattened out,
 Words|
14.
[85:9]
elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd.الذي له ملك السماوات والأرض والله على كل شيء شهيد
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Elmalılı O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.
Y. AliHim to Whom belongs the dominion of the heavens and the earth! And Allah is Witness to all things.
 Words|
15.
[86:12]
vel'arḍi ẕâti-ṣṣad`.والأرض ذات الصدع
وَالْأَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ
Elmalılı O yarılıp çatlayan yere,
Y. AliAnd by the Earth which opens out (for the gushing of springs or the sprouting of vegetation),-
 Words|
16.
[88:20]
veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.وإلى الأرض كيف سطحت
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Elmalılı Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
Y. AliAnd at the Earth, how it is spread out?
 Words|
17.
[89:21]
kellâ iẕâ dükketi-l'arḍu dekken dekkâ.كلا إذا دكت الأرض دكا دكا
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Elmalılı Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz olduğu zaman,
Y. AliNay! When the earth is pounded to powder,
 Words|
18.
[91:6]
vel'arḍi vemâ ṭaḥâhâ.والأرض وما طحاها
وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا
Elmalılı Yere ve onu döşeyene,
Y. AliBy the Earth and its (wide) expanse:
 Words|
19.
[99:1]
iẕâ zülzileti-l'arḍu zilzâlehâ.إذا زلزلت الأرض زلزالها
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا
Elmalılı Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
Y. AliWhen the earth is shaken to her (utmost) convulsion,
 Words|
20.
[99:2]
veaḫraceti-l'arḍu eŝḳâlehâ.وأخرجت الأرض أثقالها
وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا
Elmalılı Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
Y. AliAnd the earth throws up her burdens (from within),
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17