1. [72:17] | lineftinehüm fîh. vemey yü`riḍ `an ẕikri rabbihî yeslükhü `aẕâben ṣa`adâ. | لنفتنهم فيه ومن يعرض عن ذكر ربه يسلكه عذابا صعدا لِّنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا |
---|
Elmalılı | Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar. |
Y. Ali | "That We might try them by that (means). But if any turns away from the remembrance of his Lord, He will cause him to undergo a severe Penalty.
|
Words | | |
2. [73:8] | veẕküri-sme rabbike vetebettel ileyhi tebtîlâ. | واذكر اسم ربك وتبتل إليه تبتيلا وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا |
---|
Elmalılı | Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel. |
Y. Ali | But keep in remembrance the name of thy Lord and devote thyself to Him whole-heartedly.
|
Words | | |
3. [73:19] | inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ. | إن هذه تذكرة فمن شاء اتخذ إلى ربه سبيلا إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا |
---|
Elmalılı | İşte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar. |
Y. Ali | Verily this is an Admonition: therefore, whoso will, let him take a (straight) path to his Lord!
|
Words | | |
4. [74:31] | vemâ ce`alnâ aṣḥâbe-nnâri illâ melâikeh. vemâ ce`alnâ `iddetehüm illâ fitnetel lilleẕîne keferû liyesteyḳine-lleẕîne ûtü-lkitâbe veyezdâde-lleẕîne âmenû îmânev velâ yertâbe-lleẕîne ûtü-lkitâbe velmü'minûne veliyeḳûle-lleẕîne fî ḳulûbihim meraḍuv velkâfirûne mâẕâ erâde-llâhü bihâẕâ meŝelâ. keẕâlike yüḍillü-llâhü mey yeşâü veyehdî mey yeşâ'. vemâ ya`lemü cünûde rabbike illâ hû. vemâ hiye illâ ẕikrâ lilbeşer. | وما جعلنا أصحاب النار إلا ملائكة وما جعلنا عدتهم إلا فتنة للذين كفروا ليستيقن الذين أوتوا الكتاب ويزداد الذين آمنوا إيمانا ولا يرتاب الذين أوتوا الكتاب والمؤمنون وليقول الذين في قلوبهم مرض والكافرون ماذا أراد الله بهذا مثلا كذلك يضل الله من يشاء ويهدي من يشاء وما يعلم جنود ربك إلا هو وما هي إلا ذكرى للبشر وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيْمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ |
---|
Elmalılı | Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. İşte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir. |
Y. Ali | And We have set none but angels as Guardians of the Fire; and We have fixed their number only as a trial for Unbelievers,- in order that the People of the Book may arrive at certainty, and the Believers may increase in Faith,- and that no doubts may be left for the People of the Book and the Believers, and that those in whose hearts is a disease and the Unbelievers may say, "What symbol doth Allah intend by this?" Thus doth Allah leave to stray whom He pleaseth, and guide whom He pleaseth: and none can know the forces of thy Lord, except He and this is no other than a warning to mankind.
|
Words | | |
5. [74:49] | femâ lehüm `ani-tteẕkirati mü`riḍîn. | فما لهم عن التذكرة معرضين فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ |
---|
Elmalılı | Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? |
Y. Ali | Then what is the matter with them that they turn away from admonition?-
|
Words | | |
6. [74:54] | kellâ innehû teẕkirah. | كلا إنه تذكرة كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ |
---|
Elmalılı | Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. |
Y. Ali | Nay, this surely is an admonition:
|
Words | | |
7. [74:55] | femen şâe ẕekerah. | فمن شاء ذكره فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ |
---|
Elmalılı | Dileyen onu düşünür. |
Y. Ali | Let any who will, keep it in remembrance!
|
Words | | |
8. [74:56] | vemâ yeẕkürûne illâ ey yeşâe-llâh. hüve ehlü-ttaḳvâ veehlü-lmagfirah. | وما يذكرون إلا أن يشاء الله هو أهل التقوى وأهل المغفرة وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاءُ اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ |
---|
Elmalılı | Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. |
Y. Ali | But none will keep it in remembrance except as Allah wills: He is the Lord of Righteousness, and the Lord of Forgiveness.
|
Words | | |
9. [75:39] | fece`ale minhü-zzevceyni-ẕẕekera vel'ünŝâ. | فجعل منه الزوجين الذكر والأنثى فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى |
---|
Elmalılı | Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti. |
Y. Ali | And of him He made two sexes, male and female.
|
Words | | |
10. [76:1] | hel etâ `ale-l'insâni ḥînüm mine-ddehri lem yekün şey'em meẕkûrâ. | هل أتى على الإنسان حين من الدهر لم يكن شيئا مذكورا هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا |
---|
Elmalılı | Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi. |
Y. Ali | Has there not been over Man a long period of Time, when he was nothing - (not even) mentioned?
|
Words | | |
11. [76:25] | veẕküri-sme rabbike bükratev veeṣîlâ. | واذكر اسم ربك بكرة وأصيلا وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا |
---|
Elmalılı | Sabahakşam Rabbinin ismini an. |
Y. Ali | And celebrate the name or thy Lord morning and evening,
|
Words | | |
12. [76:29] | inne hâẕihî teẕkirah. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî sebîlâ. | إن هذه تذكرة فمن شاء اتخذ إلى ربه سبيلا إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا |
---|
Elmalılı | İşte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar. |
Y. Ali | This is an admonition: Whosoever will, let him take a (straight) Path to his Lord.
|
Words | | |
13. [77:5] | felmülḳiyâti ẕikrâ. | فالملقيات ذكرا فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا |
---|
Elmalılı | Bir öğüt bırakanlara, |
Y. Ali | Then spread abroad a Message,
|
Words | | |
14. [79:35] | yevme yeteẕekkeru-l'insânü mâ se`â. | يوم يتذكر الإنسان ما سعى يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى |
---|
Elmalılı | O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün, |
Y. Ali | The Day when man shall remember (all) that he strove for,
|
Words | | |
15. [79:43] | fîme ente min ẕikrâhâ. | فيم أنت من ذكراها فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا |
---|
Elmalılı | Sen nerde, onu anlatmak nerde?! |
Y. Ali | Wherein art thou (concerned) with the declaration thereof?
|
Words | | |
16. [80:4] | ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahü-ẕẕikrâ. | أو يذكر فتنفعه الذكرى أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى |
---|
Elmalılı | Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek. |
Y. Ali | Or that he might receive admonition, and the teaching might profit him?
|
Words | | |
17. [80:11] | kellâ innehâ teẕkirah. | كلا إنها تذكرة كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ |
---|
Elmalılı | Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür. |
Y. Ali | By no means (should it be so)! For it is indeed a Message of instruction:
|
Words | | |
18. [80:12] | femen şâe ẕekerah. | فمن شاء ذكره فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ |
---|
Elmalılı | Artık dileyen onu düşünür. |
Y. Ali | Therefore let whoso will, keep it in remembrance.
|
Words | | |
19. [81:27] | in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn. | إن هو إلا ذكر للعالمين إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir, |
Y. Ali | Verily this is no less than a Message to (all) the Worlds:
|
Words | | |
20. [87:9] | feẕekkir in nefe`ati-ẕẕikrâ. | فذكر إن نفعت الذكرى فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى |
---|
Elmalılı | Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse. |
Y. Ali | Therefore give admonition in case the admonition profits (the hearer).
|
Words | | |
21. [87:10] | seyeẕẕekkeru mey yaḫşâ. | سيذكر من يخشى سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَى |
---|
Elmalılı | Saygısı olan öğüt alacaktır. |
Y. Ali | The admonition will be received by those who fear (Allah):
|
Words | | |
22. [87:15] | veẕekera-sme rabbihî feṣallâ. | وذكر اسم ربه فصلى وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى |
---|
Elmalılı | Rabbinin adını anıp namaz kılan. |
Y. Ali | And glorify the name of their Guardian-Lord, and (lift their hearts) in prayer.
|
Words | | |
23. [88:21] | feẕekkir innemâ ente müẕekkir. | فذكر إنما أنت مذكر فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ |
---|
Elmalılı | Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün. |
Y. Ali | Therefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.
|
Words | | |
24. [89:23] | vecîe yevmeiẕim bicehenneme yevmeiẕiy yeteẕekkeru-l'insânü veennâ lehü-ẕẕikrâ. | وجيء يومئذ بجهنم يومئذ يتذكر الإنسان وأنى له الذكرى وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى |
---|
Elmalılı | Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var? |
Y. Ali | And Hell, that Day, is brought (face to face),- on that Day will man remember, but how will that remembrance profit him?
|
Words | | |
25. [92:3] | vemâ ḫaleḳa-ẕẕekera vel'ünŝâ. | وما خلق الذكر والأنثى وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى |
---|
Elmalılı | Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki, |
Y. Ali | By (the mystery of) the creation of male and female;-
|
Words | | |
26. [94:4] | verafa`nâ leke ẕikrak. | ورفعنا لك ذكرك وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ |
---|
Elmalılı | Senin şanını yüceltmedik mi? |
Y. Ali | And raised high the esteem (in which) thou (art held)?
|
Words | | |