Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 91 ... 120 | 121 - Kök: قدر
1.
[56:60]
naḥnü ḳaddernâ beynekümü-lmevte vemâ naḥnü bimesbûḳîn.نحن قدرنا بينكم الموت وما نحن بمسبوقين
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Elmalılı Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
Y. AliWe have decreed Death to be your common lot, and We are not to be frustrated
 Words|
2.
[57:2]
lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. yuḥyî veyümît. vehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.له ملك السماوات والأرض يحيي ويميت وهو على كل شيء قدير
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, diriltir, öldürür, O, her şeye kadirdir.
Y. AliTo Him belongs the dominion of the heavens and the earth: It is He Who gives Life and Death; and He has Power over all things.
 Words|
3.
[57:29]
liellâ ya`leme ehlü-lkitâbi ellâ yaḳdirûne `alâ şey'im min faḍli-llâhi veenne-lfaḍle biyedi-llâhi yü'tîhi mey yeşâ'. vellâhü ẕü-lfaḍli-l`ażîm.لئلا يعلم أهل الكتاب ألا يقدرون على شيء من فضل الله وأن الفضل بيد الله يؤتيه من يشاء والله ذو الفضل العظيم
لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّن فَضْلِ اللَّهِ وَأَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Elmalılı Böylece Kitab ehli, Allah'ın lütfundan hiçbir şey elde edemiyeceklerini bilsinler. Lütuf bütünüyle Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Y. AliThat the People of the Book may know that they have no power whatever over the Grace of Allah, that (His) Grace is (entirely) in His Hand, to bestow it on whomsoever He wills. For Allah is the Lord of Grace abounding.
 Words|
4.
[59:6]
vemâ efâe-llâhü `alâ rasûlihî minhüm femâ evceftüm `aleyhi min ḫayliv velâ rikâbiv velâkinne-llâhe yüselliṭu rusülehû `alâ mey yeşâ'. vellâhü `alâ külli şey'in ḳadîr.وما أفاء الله على رسوله منهم فما أوجفتم عليه من خيل ولا ركاب ولكن الله يسلط رسله على من يشاء والله على كل شيء قدير
وَمَا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْهُمْ فَمَا أَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ وَلَكِنَّ اللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلَى مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Allah'ın, onlardan peygamberine verdiği ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeye kadirdir.
Y. AliWhat Allah has bestowed on His Messenger (and taken away) from them - for this ye made no expedition with either cavalry or camelry: but Allah gives power to His messengers over any He pleases: and Allah has power over all things.
 Words|
5.
[60:7]
`asa-llâhü ey yec`ale beyneküm vebeyne-lleẕîne `âdeytüm minhüm meveddeh. vellâhü ḳadîr. vellâhü gafûrur raḥîm.عسى الله أن يجعل بينكم وبين الذين عاديتم منهم مودة والله قدير والله غفور رحيم
عَسَى اللَّهُ أَن يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُم مِّنْهُم مَّوَدَّةً وَاللَّهُ قَدِيرٌ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı Olur ki Allah sizinle düşmanlarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Y. AliIt may be that Allah will grant love (and friendship) between you and those whom ye (now) hold as enemies. For Allah has power (over all things); And Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
 Words|
6.
[64:1]
yüsebbiḥu lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. lehü-lmülkü velehü-lḥamd. vehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.يسبح لله ما في السماوات وما في الأرض له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur.
Y. AliWhatever is in the heavens and on earth, doth declare the Praises and Glory of Allah: to Him belongs dominion, and to Him belongs praise: and He has power over all things.
 Words|
7.
[65:3]
veyerzuḳhü min ḥayŝü lâ yaḥtesib. vemey yetevekkel `ale-llâhi fehüve ḥasbüh. inne-llâhe bâligu emrih. ḳad ce`ale-llâhü likülli şey'in ḳadrâ.ويرزقه من حيث لا يحتسب ومن يتوكل على الله فهو حسبه إن الله بالغ أمره قد جعل الله لكل شيء قدرا
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا
Elmalılı Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
Y. AliAnd He provides for him from (sources) he never could imagine. And if any one puts his trust in Allah, sufficient is (Allah) for him. For Allah will surely accomplish his purpose: verily, for all things has Allah appointed a due proportion.
 Words|
8.
[65:7]
liyünfiḳ ẕû se`atim min se`atih. vemen ḳudira `aleyhi rizḳuhû felyünfiḳ mimmâ âtâhü-llâh. lâ yükellifü-llâhü nefsen illâ mâ âtâhâ. seyec`alü-llâhü ba`de `usriy yüsrâ.لينفق ذو سعة من سعته ومن قدر عليه رزقه فلينفق مما آتاه الله لا يكلف الله نفسا إلا ما آتاها سيجعل الله بعد عسر يسرا
لِيُنفِقْ ذُو سَعَةٍ مِّن سَعَتِهِ وَمَن قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا مَا آتَاهَا سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا
Elmalılı Eli geniş olan genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kişiye ne vermişse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Y. AliLet the man of means spend according to his means: and the man whose resources are restricted, let him spend according to what Allah has given him. Allah puts no burden on any person beyond what He has given him. After a difficulty, Allah will soon grant relief.
 Words|
9.
[65:12]
allâhü-lleẕî ḫaleḳa seb`a semâvâtiv vemine-l'arḍi miŝlehünn. yetenezzelü-l'emru beynehünne lita`lemû enne-llâhe `alâ külli şey'in ḳadîruv veenne-llâhe ḳad eḥâṭa bikülli şey'in `ilmâ.الله الذي خلق سبع سماوات ومن الأرض مثلهن يتنزل الأمر بينهن لتعلموا أن الله على كل شيء قدير وأن الله قد أحاط بكل شيء علما
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا
Elmalılı Allah O'dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz.
Y. AliAllah is He Who created seven Firmaments and of the earth a similar number. Through the midst of them (all) descends His Command: that ye may know that Allah has power over all things, and that Allah comprehends, all things in (His) Knowledge.
 Words|
10.
[66:8]
yâ eyyühe-lleẕîne âmenû tûbû ile-llâhi tevbeten neṣûḥâ. `asâ rabbüküm ey yükeffira `anküm seyyiâtiküm veyüdḫileküm cennâtin tecrî min taḥtihe-l'enhâru yevme lâ yuḫzi-llâhü-nnebiyye velleẕîne âmenû me`ah. nûruhüm yes`â beyne eydîhim vebieymânihim yeḳûlûne rabbenâ etmim lenâ nûranâ vagfir lenâ. inneke `alâ külli şey'in ḳadîr.يا أيها الذين آمنوا توبوا إلى الله توبة نصوحا عسى ربكم أن يكفر عنكم سيئاتكم ويدخلكم جنات تجري من تحتها الأنهار يوم لا يخزي الله النبي والذين آمنوا معه نورهم يسعى بين أيديهم وبأيمانهم يقولون ربنا أتمم لنا نورنا واغفر لنا إنك على كل شيء قدير
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin." derler.
Y. AliO ye who believe! Turn to Allah with sincere repentance: In the hope that your Lord will remove from you your ills and admit you to Gardens beneath which Rivers flow,- the Day that Allah will not permit to be humiliated the Prophet and those who believe with him. Their Light will run forward before them and by their right hands, while they say, "Our Lord! Perfect our Light for us, and grant us Forgiveness: for Thou hast power over all things."
 Words|
11.
[67:1]
tebârake-lleẕî biyedihi-lmülk. vehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.تبارك الذي بيده الملك وهو على كل شيء قدير
تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elmalılı Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.
Y. AliBlessed be He in Whose hands is Dominion; and He over all things hath Power;-
 Words|
12.
[68:25]
vegadev `alâ ḥardin ḳâdirîn.وغدوا على حرد قادرين
وَغَدَوْا عَلَى حَرْدٍ قَادِرِينَ
Elmalılı (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
Y. AliAnd they opened the morning, strong in an (unjust) resolve.
 Words|
13.
[70:4]
ta`rucü-lmelâiketü verrûḥu ileyhi fî yevmin kâne miḳdâruhû ḫamsîne elfe seneh.تعرج الملائكة والروح إليه في يوم كان مقداره خمسين ألف سنة
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Elmalılı Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.
Y. AliThe angels and the spirit ascend unto him in a Day the measure whereof is (as) fifty thousand years:
 Words|
14.
[70:40]
felâ uḳsimü birabbi-lmeşâriḳi velmegâribi innâ leḳâdirûn.فلا أقسم برب المشارق والمغارب إنا لقادرون
فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
Elmalılı Artık o doğuların ve batıların Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter.
Y. AliNow I do call to witness the Lord of all points in the East and the West that We can certainly-
 Words|
15.
[73:20]
inne rabbeke ya`lemü enneke teḳûmü ednâ min ŝülüŝeyi-lleyli veniṣfehû veŝülüŝehû veṭâifetüm mine-lleẕîne me`ak. vellâhü yüḳaddiru-lleyle vennehâr. `alime el len tuḥṣûhü fetâbe `aleyküm faḳraû mâ teyessera mine-lḳur'ân. `alime en seyekûnü minküm merḍâ veâḫarûne yaḍribûne fi-l'arḍi yebtegûne min faḍli-llâhi veâḫarûne yüḳâtilûne fî sebîli-llâh. faḳraû mâ teyessera minhü veeḳîmu-ṣṣalâte veâtü-zzekâte veaḳriḍü-llâhe ḳarḍan ḥasenâ. vemâ tüḳaddimû lienfüsiküm min ḫayrin tecidûhü `inde-llâhi hüve ḫayrav vea`żame ecrâ. vestagfirü-llâh. inne-llâhe gafûrur raḥîm.إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Elmalılı Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Y. AliThy Lord doth know that thou standest forth (to prayer) nigh two-thirds of the night, or half the night, or a third of the night, and so doth a party of those with thee. But Allah doth appoint night and day in due measure He knoweth that ye are unable to keep count thereof. So He hath turned to you (in mercy): read ye, therefore, of the Qur'an as much as may be easy for you. He knoweth that there may be (some) among you in ill-health; others travelling through the land, seeking of Allah's bounty; yet others fighting in Allah's Cause, read ye, therefore, as much of the Qur'an as may be easy (for you); and establish regular Prayer and give regular Charity; and loan to Allah a Beautiful Loan. And whatever good ye send forth for your souls ye shall find it in Allah's Presence,- yea, better and greater, in Reward and seek ye the Grace of Allah: for Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful.
 Words|
16.
[74:18]
innehû fekkera veḳaddera.إنه فكر وقدر
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
Elmalılı Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.
Y. AliFor he thought and he plotted;-
 Words|
17.
[74:19]
feḳutile keyfe ḳaddera.فقتل كيف قدر
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Elmalılı Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.
Y. AliAnd woe to him! How he plotted!-
 Words|
18.
[74:20]
ŝümme ḳutile keyfe ḳaddera.ثم قتل كيف قدر
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Elmalılı Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.
Y. AliYea, Woe to him; How he plotted!-
 Words|
19.
[75:4]
belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh.بلى قادرين على أن نسوي بنانه
بَلَى قَادِرِينَ عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ
Elmalılı Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Y. AliNay, We are able to put together in perfect order the very tips of his fingers.
 Words|
20.
[75:40]
eleyse ẕâlike biḳâdirin `alâ ey yuḥyiye-lmevtâ.أليس ذلك بقادر على أن يحيي الموتى
أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى
Elmalılı Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Y. AliHas not He, (the same), the power to give life to the dead?
 Words|
21.
[76:16]
ḳavârîrae min fiḍḍatin ḳadderûhâ taḳdîrâ.قوارير من فضة قدروها تقديرا
قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
Elmalılı Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.
Y. AliCrystal-clear, made of silver: they will determine the measure thereof (according to their wishes).
 Words|
22.
[77:22]
ilâ ḳaderim ma`lûm.إلى قدر معلوم
إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ
Elmalılı Belli bir süreye kadar.
Y. AliFor a period (of gestation), determined (according to need)?
 Words|
23.
[77:23]
feḳadernâ. feni`me-lḳâdirûn.فقدرنا فنعم القادرون
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Elmalılı Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.
Y. AliFor We do determine (according to need); for We are the best to determine (things).
 Words|
24.
[80:19]
min nuṭfeh. ḫaleḳahû feḳadderah.من نطفة خلقه فقدره
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Elmalılı Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.
Y. AliFrom a sperm-drop: He hath created him, and then mouldeth him in due proportions;
 Words|
25.
[86:8]
innehû `alâ rac`ihî leḳâdir.إنه على رجعه لقادر
إِنَّهُ عَلَى رَجْعِهِ لَقَادِرٌ
Elmalılı Elbette Allah'ın onu döndürmeye gücü yeter.
Y. AliSurely (Allah) is able to bring him back (to life)!
 Words|
26.
[87:3]
velleẕî ḳaddera fehedâ.والذي قدر فهدى
وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى
Elmalılı Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.
Y. AliWho hath ordained laws. And granted guidance;
 Words|
27.
[89:16]
veemmâ iẕâ me-btelâhü feḳadera `aleyhi rizḳahû feyeḳûlü rabbî ehânen.وأما إذا ما ابتلاه فقدر عليه رزقه فيقول ربي أهانن
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
Elmalılı Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa, o vakit de, "Rabbim beni zillete düşürdü." der.
Y. AliBut when He trieth him, restricting his subsistence for him, then saith he (in despair), "My Lord hath humiliated me!"
 Words|
28.
[90:5]
eyaḥsebü el ley yaḳdira `aleyhi eḥad.أيحسب أن لن يقدر عليه أحد
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
Elmalılı İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?
Y. AliThinketh he, that none hath power over him?
 Words|
29.
[97:1]
innâ enzelnâhü fî leyleti-lḳadr.إنا أنزلناه في ليلة القدر
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
Elmalılı Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.
Y. AliWe have indeed revealed this (Message) in the Night of Power:
 Words|
30.
[97:2]
vemâ edrâke mâ leyletü-lḳadr.وما أدراك ما ليلة القدر
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
Elmalılı Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
Y. AliAnd what will explain to thee what the night of power is?
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17