Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 361 391 421 451 481 511 541 571 601 631 661 691 721 751 781 811 841 871 901 931 961 991 1021 1051 1081 1111 1141 1171 1201 1231 1261 1291 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 1051 ... 1080 | 1316 - Kök: في
1.
[43:6]
vekem erselnâ min nebiyyin fi-l'evvelîn.وكم أرسلنا من نبي في الأولين
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ
Elmalılı Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik.
Y. AliBut how many were the prophets We sent amongst the peoples of old?
 Words|
2.
[43:10]
elleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa mehdev vece`ale leküm fîhâ sübülel le`alleküm tehtedûn.الذي جعل لكم الأرض مهدا وجعل لكم فيها سبلا لعلكم تهتدون
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Elmalılı O, yeryüzünü sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.
Y. Ali(Yea, the same that) has made for you the earth (like a carpet) spread out, and has made for you roads (and channels) therein, in order that ye may find guidance (on the way);
 Words|
3.
[43:18]
evemey yüneşşeü fi-lḥilyeti vehüve fi-lḫiṣâmi gayru mübîn.أومن ينشأ في الحلية وهو في الخصام غير مبين
أَوَمَن يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ
Elmalılı Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetiştirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açık olmayan kızları mı O'na isnad ediyorlar?
Y. AliIs then one brought up among trinkets, and unable to give a clear account in a dispute (to be associated with Allah)?
 Words|
4.
[43:23]
vekeẕâlike mâ erselnâ min ḳablike fî ḳaryetim min neẕîrin illâ ḳâle mütrafûhâ innâ vecednâ âbâenâ `alâ ümmetiv veinnâ `alâ âŝârihim muḳtedûn.وكذلك ما أرسلنا من قبلك في قرية من نذير إلا قال مترفوها إنا وجدنا آباءنا على أمة وإنا على آثارهم مقتدون
وَكَذَلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَى آثَارِهِم مُّقْتَدُونَ
Elmalılı Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek, mutlaka oranın şımarık varlıklı kimseleri: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.
Y. AliJust in the same way, whenever We sent a Warner before thee to any people, the wealthy ones among them said: "We found our fathers following a certain religion, and we will certainly follow in their footsteps."
 Words|
5.
[43:28]
vece`alehâ kelimetem bâḳiyeten fî `aḳibihî le`allehüm yerci`ûn.وجعلها كلمة باقية في عقبه لعلهم يرجعون
وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Elmalılı İbrahim, bu sözü, ardından gelecek olanlara devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, onlar doğru yola dönsünler.
Y. AliAnd he left it as a Word to endure among those who came after him, that they may turn back (to Allah).
 Words|
6.
[43:32]
ehüm yaḳsimûne raḥmete rabbik. naḥnü ḳasemnâ beynehüm me`îşetehüm fi-lḥayâti-ddünyâ verafa`nâ ba`ḍahüm fevḳa ba`ḍin deracâtil liyetteḫiẕe ba`ḍuhüm ba`ḍan suḫriyyâ. veraḥmetü rabbike ḫayrum mimmâ yecme`ûn.أهم يقسمون رحمت ربك نحن قسمنا بينهم معيشتهم في الحياة الدنيا ورفعنا بعضهم فوق بعض درجات ليتخذ بعضهم بعضا سخريا ورحمت ربك خير مما يجمعون
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Elmalılı Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye biz onların bir kısmını diğerlerinden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
Y. AliIs it they who would portion out the Mercy of thy Lord? It is We Who portion out between them their livelihood in the life of this world: and We raise some of them above others in ranks, so that some may command work from others. But the Mercy of thy Lord is better than the (wealth) which they amass.
 Words|
7.
[43:39]
veley yenfe`akümü-lyevme iż żalemtüm enneküm fi-l`aẕâbi müşterikûn.ولن ينفعكم اليوم إذ ظلمتم أنكم في العذاب مشتركون
وَلَن يَنفَعَكُمُ الْيَوْمَ إِذ ظَّلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Elmalılı Onlara: "Bugün pişmanlık duymanız size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz zulmettiniz. Şimdi de hepiniz azapta ortaksınız." denir.
Y. AliWhen ye have done wrong, it will avail you nothing, that Day, that ye shall be partners in Punishment!
 Words|
8.
[43:40]
efeente tüsmi`u-ṣṣumme ev tehdi-l`umye vemen kâne fî ḍalâlim mübîn.أفأنت تسمع الصم أو تهدي العمي ومن كان في ضلال مبين
أَفَأَنتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَن كَانَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Elmalılı Ey Muhammed! O halde sağırlara sen mi işittireceksin? Yahut körlere ve apaçık bir sapıklık içinde bulunanlara sen mi doğru yolu göstereceksin?
Y. AliCanst thou then make the deaf to hear, or give direction to the blind or to such as (wander) in manifest error?
 Words|
9.
[43:51]
venâdâ fir`avnü fî ḳavmihî ḳâle yâ ḳavmi eleyse lî mülkü miṣra vehâẕihi-l'enhâru tecrî min taḥtî. efelâ tübṣirûn.ونادى فرعون في قومه قال يا قوم أليس لي ملك مصر وهذه الأنهار تجري من تحتي أفلا تبصرون
وَنَادَى فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِن تَحْتِي أَفَلَا تُبْصِرُونَ
Elmalılı Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?
Y. AliAnd Pharaoh proclaimed among his people, saying: "O my people! Does not the dominion of Egypt belong to me, (witness) these streams flowing underneath my (palace)? What! see ye not then?
 Words|
10.
[43:60]
velev neşâü lece`alnâ minküm melâiketen fi-l'arḍi yaḫlüfûn.ولو نشاء لجعلنا منكم ملائكة في الأرض يخلفون
وَلَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَا مِنكُم مَّلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ
Elmalılı Eğer biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık.
Y. AliAnd if it were Our Will, We could make angels from amongst you, succeeding each other on the earth.
 Words|
11.
[43:63]
velemmâ câe `îsâ bilbeyyinâti ḳâle ḳad ci'tüküm bilḥikmeti veliübeyyine leküm ba`ḍa-lleẕî taḫtelifûne fîh. fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.ولما جاء عيسى بالبينات قال قد جئتكم بالحكمة ولأبين لكم بعض الذي تختلفون فيه فاتقوا الله وأطيعون
وَلَمَّا جَاءَ عِيسَى بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُم بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُم بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Elmalılı İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.
Y. AliWhen Jesus came with Clear Signs, he said: "Now have I come to you with Wisdom, and in order to make clear to you some of the (points) on which ye dispute: therefore fear Allah and obey me.
 Words|
12.
[43:71]
yüṭâfü `aleyhim biṣiḥâfim min ẕehebiv veekvâb. vefîhâ mâ teştehîhi-l'enfüsü veteleẕẕü-l'a`yün. veentüm fîhâ ḫâlidûn.يطاف عليهم بصحاف من ذهب وأكواب وفيها ما تشتهيه الأنفس وتلذ الأعين وأنتم فيها خالدون
يُطَافُ عَلَيْهِم بِصِحَافٍ مِّن ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ وَأَنتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Elmalılı Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız.
Y. AliTo them will be passed round, dishes and goblets of gold: there will be there all that the souls could desire, all that their ayes could delight in: and ye shall abide therein (for eye).
 Words|
13.
[43:73]
leküm fîhâ fâkihetün keŝîratüm minhâ te'külûn.لكم فيها فاكهة كثيرة منها تأكلون
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِّنْهَا تَأْكُلُونَ
Elmalılı Orada sizin için bol bol meyveler vardır. Onlardan yersiniz.
Y. AliYe shall have therein abundance of fruit, from which ye shall have satisfaction.
 Words|
14.
[43:74]
inne-lmücrimîne fî `aẕâbi cehenneme ḫâlidûn.إن المجرمين في عذاب جهنم خالدون
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ
Elmalılı Şüphesiz ki suçlular, cehennem azâbında ebedi olarak kalacaklardır.
Y. AliThe sinners will be in the Punishment of Hell, to dwell therein (for aye):
 Words|
15.
[43:75]
lâ yüfetteru `anhüm vehüm fîhi müblisûn.لا يفتر عنهم وهم فيه مبلسون
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ
Elmalılı Onların azâbı hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.
Y. AliNowise will the (Punishment) be lightened for them, and in despair will they be there overwhelmed.
 Words|
16.
[43:84]
vehüve-lleẕî fi-ssemâi ilâhüv vefi-l'arḍi ilâhün. vehüve-lḥakîmü-l`alîm.وهو الذي في السماء إله وفي الأرض إله وهو الحكيم العليم
وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ إِلَهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَهٌ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
Elmalılı Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herşeyi bilir.
Y. AliIt is He Who is Allah in heaven and Allah on earth; and He is full of Wisdom and Knowledge.
 Words|
17.
[44:3]
innâ enzelnâhü fî leyletim mübâraketin innâ künnâ münẕirîn.إنا أنزلناه في ليلة مباركة إنا كنا منذرين
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُّبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ
Elmalılı O apaçık Kitab'a andolsun ki biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız.
Y. AliWe sent it down during a Blessed Night: for We (ever) wish to warn (against Evil).
 Words|
18.
[44:4]
fîhâ yüfraḳu küllü emrin ḥakîm.فيها يفرق كل أمر حكيم
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
Elmalılı O gecede her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır. Gerçekten biz Rabbin tarafından bir rahmet olarak peygamberler göndeririz. Şüphesiz ki O, herşeyi işitir ve bilir.
Y. AliIn the (Night) is made distinct every affair of wisdom,
 Words|
19.
[44:9]
bel hüm fî şekkiy yel`abûn.بل هم في شك يلعبون
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ
Elmalılı Fakat kâfirler bir şüphe içinde oynayıp eğleniyorlar.
Y. AliYet they play about in doubt.
 Words|
20.
[44:27]
vena`metin kânû fîhâ fâkihîn.ونعمة كانوا فيها فاكهين
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ
Elmalılı Ve içinde eğlenip durdukları nice nimetler ve refah!
Y. AliAnd wealth (and conveniences of life), wherein they had taken such delight!
 Words|
21.
[44:33]
veâteynâhüm mine-l'âyâti mâ fîhi belâüm mübîn.وآتيناهم من الآيات ما فيه بلاء مبين
وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.
Y. AliAnd granted them Signs in which there was a manifest trial
 Words|
22.
[44:45]
kelmühl. yaglî fi-lbüṭûn.كالمهل يغلي في البطون
كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ
Elmalılı O pota gibi karınlarda kaynar.
Y. AliLike molten brass; it will boil in their insides.
 Words|
23.
[44:51]
inne-lmütteḳîne fî meḳâmin emîn.إن المتقين في مقام أمين
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ
Elmalılı Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar.
Y. AliAs to the Righteous (they will be) in a position of Security,
 Words|
24.
[44:52]
fî cennâtiv ve`uyûn.في جنات وعيون
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Elmalılı Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
Y. AliAmong Gardens and Springs;
 Words|
25.
[44:55]
yed`ûne fîhâ bikülli fâkihetin âminîn.يدعون فيها بكل فاكهة آمنين
يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ
Elmalılı Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler.
Y. AliThere can they call for every kind of fruit in peace and security;
 Words|
26.
[44:56]
lâ yeẕûḳûne fîhe-lmevte ille-lmevtete-l'ûlâ. veveḳâhüm `aẕâbe-lceḥîm.لا يذوقون فيها الموت إلا الموتة الأولى ووقاهم عذاب الجحيم
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Elmalılı Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.
Y. AliNor will they there taste Death, except the first death; and He will preserve them from the Penalty of the Blazing Fire,-
 Words|
27.
[45:3]
inne fi-ssemâvâti vel'arḍi leâyâtil lilmü'minîn.إن في السماوات والأرض لآيات للمؤمنين
إِنَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardır.
Y. AliVerily in the heavens and the earth, are Signs for those who believe.
 Words|
28.
[45:4]
vefî ḫalḳiküm vemâ yebüŝŝü min dâbbetin âyâtül liḳavmiy yûḳinûn.وفي خلقكم وما يبث من دابة آيات لقوم يوقنون
وَفِي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِن دَابَّةٍ آيَاتٌ لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Elmalılı Sizin yaratılışınızda ve çeşitli canlıları yeryüzüne yaymasında kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır.
Y. AliAnd in the creation of yourselves and the fact that animals are scattered (through the earth), are Signs for those of assured Faith.
 Words|
29.
[45:12]
allâhü-lleẕî seḫḫara lekümü-lbaḥra litecriye-lfülkü fîhi biemrihî velitebtegû min faḍlihî vele`alleküm teşkürûn.الله الذي سخر لكم البحر لتجري الفلك فيه بأمره ولتبتغوا من فضله ولعلكم تشكرون
اللَّهُ الَّذِي سخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Elmalılı Allah O (yüce) zâttır ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için denizi emrinize vermiştir.
Y. AliIt is Allah Who has subjected the sea to you, that ships may sail through it by His command, that ye may seek of his Bounty, and that ye may be grateful.
 Words|
30.
[45:13]
veseḫḫara leküm mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi cemî`am minh. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yetefekkerûn.وسخر لكم ما في السماوات وما في الأرض جميعا منه إن في ذلك لآيات لقوم يتفكرون
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Elmalılı O, göklerde ve yerde bulunan herşeyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır.
Y. AliAnd He has subjected to you, as from Him, all that is in the heavens and on earth: Behold, in that are Signs indeed for those who reflect.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17