Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 151 ... 180 | 244 - Kök: أخذ
1.
[19:87]
lâ yemlikûne-şşefâ`ate illâ meni-tteḫaẕe `inde-rraḥmâni `ahdâ.لا يملكون الشفاعة إلا من اتخذ عند الرحمن عهدا
لاَ يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلاَّ مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا
Elmalılı (O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.
Y. AliNone shall have the power of intercession, but such a one as has received permission (or promise) from (Allah) Most Gracious.
 Words|
2.
[19:88]
veḳâlü-tteḫaẕe-rraḥmânü veledâ.وقالوا اتخذ الرحمن ولدا
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَنُ وَلَدًا
Elmalılı (Yahudilerle hıristiyanlar) "Rahmân, çocuk edindi" dediler.
Y. AliThey say: "(Allah) Most Gracious has begotten a son!"
 Words|
3.
[19:92]
vemâ yembegî lirraḥmâni ey yetteḫiẕe veledâ.وما ينبغي للرحمن أن يتخذ ولدا
وَمَا يَنبَغِي لِلرَّحْمَنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا
Elmalılı Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yaraşmaz.
Y. AliFor it is not consonant with the majesty of (Allah) Most Gracious that He should beget a son.
 Words|
4.
[20:21]
ḳâle ḫuẕhâ velâ teḫaf. senü`îdühâ sîratehe-l'ûlâ.قال خذها ولا تخف سنعيدها سيرتها الأولى
قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى
Elmalılı Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz"
Y. Ali(Allah) said, "Seize it, and fear not: We shall return it at once to its former condition"..
 Words|
5.
[20:39]
eni-ḳẕifîhi fi-ttâbûti faḳẕifîhi fi-lyemmi felyülḳihi-lyemmü bissâḥili ye'ḫuẕhü `adüvvül lî ve`adüvvul leh. veelḳaytü `aleyke meḥabbetem minnî. velituṣne`a `alâ `aynî.أن اقذفيه في التابوت فاقذفيه في اليم فليلقه اليم بالساحل يأخذه عدو لي وعدو له وألقيت عليك محبة مني ولتصنع على عيني
أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِّي وَعَدُوٌّ لَّهُ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِّنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَى عَيْنِي
Elmalılı "Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın." Bir de benim gözetimim altında yetiştirilmen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!)
Y. Ali"'Throw (the child) into the chest, and throw (the chest) into the river: the river will cast him up on the bank, and he will be taken up by one who is an enemy to Me and an enemy to him': But I cast (the garment of) love over thee from Me: and (this) in order that thou mayest be reared under Mine eye.
 Words|
6.
[20:94]
ḳâle yebneümme lâ te'ḫuẕ biliḥyetî velâ bira'sî. innî ḫaşîtü en teḳûle ferraḳte beyne benî isrâîle velem terḳub ḳavlî.قال يا ابن أم لا تأخذ بلحيتي ولا برأسي إني خشيت أن تقول فرقت بين بني إسرائيل ولم ترقب قولي
قَالَ يَا ابْنَ أُمَّ لَا تَأْخُذْ بِلِحْيَتِي وَلَا بِرَأْسِي إِنِّي خَشِيتُ أَن تَقُولَ فَرَّقْتَ بَيْنَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَمْ تَرْقُبْ قَوْلِي
Elmalılı Harun: "Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı (saçımı) tutma. Ben senin 'İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın' diyeceğinden korktum." dedi.
Y. Ali(Aaron) replied: "O son of my mother! Seize (me) not by my beard nor by (the hair of) my head! Truly I feared lest thou shouldst say, 'Thou has caused a division among the children of Israel, and thou didst not respect my word!'"
 Words|
7.
[21:17]
lev eradnâ en netteḫiẕe lehvel letteḫaẕnâhü mil ledünnâ. in künnâ fâ`ilîn.لو أردنا أن نتخذ لهوا لاتخذناه من لدنا إن كنا فاعلين
لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا إِن كُنَّا فَاعِلِينَ
Elmalılı Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık.
Y. AliIf it had been Our wish to take (just) a pastime, We should surely have taken it from the things nearest to Us, if We would do (such a thing)!
 Words|
8.
[21:21]
emi-tteḫaẕû âlihetem mine-l'arḍi hüm yünşirûn.أم اتخذوا آلهة من الأرض هم ينشرون
أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِّنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنشِرُونَ
Elmalılı Yoksa (Mekke müşrikleri) birtakım ilâhlar edindiler de yerden ölüleri onlar mı diriltecekler?
Y. AliOr have they taken (for worship) gods from the earth who can raise (the dead)?
 Words|
9.
[21:24]
emi-tteḫaẕû min dûnihî âliheh. ḳul hâtû bürhâneküm. hâẕâ ẕikru mem me`iye veẕikru men ḳablî. bel ekŝeruhüm lâ ya`lemûne-lḥaḳḳa fehüm mü`riḍûn.أم اتخذوا من دونه آلهة قل هاتوا برهانكم هذا ذكر من معي وذكر من قبلي بل أكثرهم لا يعلمون الحق فهم معرضون
أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَذَا ذِكْرُ مَن مَّعِيَ وَذِكْرُ مَن قَبْلِي بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُم مُّعْرِضُونَ
Elmalılı Yoksa O'ndan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. İşte benimle beraber olanların kitabı ve benden öncekilerin kitabı." Hayır, onların çoğu gerçeği bilmezler de onun için yüz çevirirler.
Y. AliOr have they taken for worship (other) gods besides him? Say, "Bring your convincing proof: this is the Message of those with me and the Message of those before me." But most of them know not the Truth, and so turn away.
 Words|
10.
[21:26]
veḳâlü-tteḫaẕe-rraḥmânü veleden sübḥâneh. bel `ibâdüm mükramûn.وقالوا اتخذ الرحمن ولدا سبحانه بل عباد مكرمون
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُّكْرَمُونَ
Elmalılı Böyle iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Doğrusu melekler (Allah'ın çocukları değil.) ikram olunmuş kullardır.
Y. AliAnd they say: "(Allah) Most Gracious has begotten offspring." Glory to Him! they are (but) servants raised to honour.
 Words|
11.
[21:36]
veiẕâ raâke-lleẕîne keferû iy yetteḫiẕûneke illâ hüzüvâ. ehâẕe-lleẕî yeẕküru âliheteküm. vehüm biẕikri-rraḥmâni hüm kâfirûn.وإذا رآك الذين كفروا إن يتخذونك إلا هزوا أهذا الذي يذكر آلهتكم وهم بذكر الرحمن هم كافرون
وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُم بِذِكْرِ الرَّحْمَنِ هُمْ كَافِرُونَ
Elmalılı O inkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve "İlâhlarınızı diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'ın kitabını inkâr ediyorlar.
Y. AliWhen the Unbelievers see thee, they treat thee not except with ridicule. "Is this," (they say), "the one who talks of your gods?" and they blaspheme at the mention of (Allah) Most Gracious!
 Words|
12.
[22:44]
veaṣḥâbü medyen. veküẕẕibe mûsâ feemleytü lilkâfirîne ŝümme eḫaẕtühüm. fekeyfe kâne nekîr.وأصحاب مدين وكذب موسى فأمليت للكافرين ثم أخذتهم فكيف كان نكير
وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Elmalılı (Şuayb'ın kavmi olan) Medyen halkı da (Şûayb'ı) yalanladı. Musa da (Firavun tarafından) yalanlandı. Ben de o kâfirlere bir süre verdim. Sonra da onları yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış görsünler.
Y. AliAnd the Companions of the Madyan People; and Moses was rejected (in the same way). But I granted respite to the Unbelievers, and (only) after that did I punish them: but how (terrible) was my rejection (of them)!
 Words|
13.
[22:48]
vekeeyyim min ḳaryetin emleytü lehâ vehiye żâlimetün ŝümme eḫaẕtühâ. veileyye-lmeṣîr.وكأين من قرية أمليت لها وهي ظالمة ثم أخذتها وإلي المصير
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ
Elmalılı Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır.
Y. AliAnd to how many populations did I give respite, which were given to wrong-doing? in the end I punished them. To me is the destination (of all).
 Words|
14.
[23:41]
feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü bilḥaḳḳi fece`alnâhüm guŝââ. febü`del lilḳavmi-żżâlimîn.فأخذتهم الصيحة بالحق فجعلناهم غثاء فبعدا للقوم الظالمين
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاءً فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Elmalılı Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Y. AliThen the Blast overtook them with justice, and We made them as rubbish of dead leaves (floating on the stream of Time)! So away with the people who do wrong!
 Words|
15.
[23:64]
ḥattâ iẕâ eḫaẕnâ mütrafîhim bil`aẕâbi iẕâ hüm yec'erûn.حتى إذا أخذنا مترفيهم بالعذاب إذا هم يجأرون
حَتَّى إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِم بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ
Elmalılı Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Y. AliUntil, when We seize in Punishment those of them who received the good things of this world, behold, they will groan in supplication!
 Words|
16.
[23:76]
veleḳad eḫaẕnâhüm bil`aẕâbi feme-stekânû lirabbihim vemâ yeteḍarra`ûn.ولقد أخذناهم بالعذاب فما استكانوا لربهم وما يتضرعون
وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُم بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Elmalılı Andolsun, biz onları sıkıntıya düşürdük de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarru' ve niyazda da bulunmadılar.
Y. AliWe inflicted Punishment on them, but they humbled not themselves to their Lord, nor do they submissively entreat (Him)!-
 Words|
17.
[23:91]
me-tteḫaẕe-llâhü miv velediv vemâ kâne me`ahû min ilâhin iẕel leẕehebe küllü ilâhim bimâ ḫaleḳa vele`alâ ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍ. sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn.ما اتخذ الله من ولد وما كان معه من إله إذا لذهب كل إله بما خلق ولعلا بعضهم على بعض سبحان الله عما يصفون
مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِن وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَهٍ إِذًا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Elmalılı Allah evlat edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
Y. AliNo son did Allah beget, nor is there any god along with Him: (if there were many gods), behold, each god would have taken away what he had created, and some would have lorded it over others! Glory to Allah! (He is free) from the (sort of) things they attribute to Him!
 Words|
18.
[23:110]
fetteḫaẕtümûhüm siḫriyyen ḥattâ ensevküm ẕikrî veküntüm minhüm taḍḥakûn.فاتخذتموهم سخريا حتى أنسوكم ذكري وكنتم منهم تضحكون
فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّى أَنسَوْكُمْ ذِكْرِي وَكُنتُم مِّنْهُمْ تَضْحَكُونَ
Elmalılı İşte siz onları alaya aldınız; sonunda bu davranışınız size beni yâd etmeyi unutturdu; çünkü siz onlara gülüyordunuz.
Y. Ali"But ye treated them with ridicule, so much so that (ridicule of) them made you forget My Message while ye were laughing at them!
 Words|
19.
[24:2]
ezzâniyetü vezzânî feclidû külle vâḥidim minhümâ miete celdeh. velâ te'ḫuẕküm bihimâ ra'fetün fî dîni-llâhi in küntüm tü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. velyeşhed `aẕâbehümâ ṭâifetüm mine-lmü'minîn.الزانية والزاني فاجلدوا كل واحد منهما مائة جلدة ولا تأخذكم بهما رأفة في دين الله إن كنتم تؤمنون بالله واليوم الآخر وليشهد عذابهما طائفة من المؤمنين
الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.
Y. AliThe woman and the man guilty of adultery or fornication,- flog each of them with a hundred stripes: Let not compassion move you in their case, in a matter prescribed by Allah, if ye believe in Allah and the Last Day: and let a party of the Believers witness their punishment.
 Words|
20.
[25:2]
elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍi velem yetteḫiẕ veledev velem yekül lehû şerîkün fi-lmülki veḫaleḳa külle şey'in feḳadderahû taḳdîrâ.الذي له ملك السماوات والأرض ولم يتخذ ولدا ولم يكن له شريك في الملك وخلق كل شيء فقدره تقديرا
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
Elmalılı O öyle bir ilâhtır ki, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlıkta ortağı yoktur. O, her şeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmiştir.
Y. AliHe to whom belongs the dominion of the heavens and the earth: no son has He begotten, nor has He a partner in His dominion: it is He who created all things, and ordered them in due proportions.
 Words|
21.
[25:3]
vetteḫaẕû min dûnihî âlihetel lâ yaḫlüḳûne şey'ev vehüm yuḫleḳûne velâ yemlikûne lienfüsihim ḍarrav velâ nef`av velâ yemlikûne mevtev velâ ḥayâtev velâ nüşûrâ.واتخذوا من دونه آلهة لا يخلقون شيئا وهم يخلقون ولا يملكون لأنفسهم ضرا ولا نفعا ولا يملكون موتا ولا حياة ولا نشورا
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً لَّا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
Elmalılı Kâfirler, O'nu bırakıp bir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.
Y. AliYet have they taken, besides him, gods that can create nothing but are themselves created; that have no control of hurt or good to themselves; nor can they control death nor life nor resurrection.
 Words|
22.
[25:18]
ḳâlû sübḥâneke mâ kâne yembegî lenâ en netteḫiẕe min dûnike min evliyâe velâkim metta`tehüm veâbâehüm ḥattâ nesü-ẕẕikr. vekânû ḳavmem bûrâ.قالوا سبحانك ما كان ينبغي لنا أن نتخذ من دونك من أولياء ولكن متعتهم وآباءهم حتى نسوا الذكر وكانوا قوما بورا
قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا
Elmalılı Onlar: "Sübhansın seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.
Y. AliThey will say: "Glory to Thee! not meet was it for us that we should take for protectors others besides Thee: But Thou didst bestow, on them and their fathers, good things (in life), until they forgot the Message: for they were a people (worthless and) lost."
 Words|
23.
[25:27]
veyevme ye`aḍḍu-żżâlimü `alâ yedeyhi yeḳûlü yâ leyteni-tteḫaẕtü me`a-rrasûli sebîlâ.ويوم يعض الظالم على يديه يقول يا ليتني اتخذت مع الرسول سبيلا
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
Elmalılı O gün zalim kimse ellerini ısıracak: "Eyvah!" diyecek, "keşke Peygamberin yanında bir yol tutsaydım!"
Y. AliThe Day that the wrong-doer will bite at his hands, he will say, "Oh! would that I had taken a (straight) path with the Messenger!
 Words|
24.
[25:28]
yâ veyletâ leytenî lem etteḫiẕ fülânen ḫalîlâ.يا ويلتى ليتني لم أتخذ فلانا خليلا
يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا
Elmalılı "Eyvah!" diyecek, "keşke falancayı dost edinmeseydim.
Y. Ali"Ah! woe is me! Would that I had never taken such a one for a friend!
 Words|
25.
[25:30]
veḳâle-rrasûlü yâ rabbi inne ḳavmi-tteḫaẕû hâẕe-lḳur'âne mehcûrâ.وقال الرسول يا رب إن قومي اتخذوا هذا القرآن مهجورا
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Elmalılı Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'ı terkedilmiş (bir şey yerinde) tuttular."
Y. AliThen the Messenger will say: "O my Lord! Truly my people took this Qur'an for just foolish nonsense."
 Words|
26.
[25:41]
veiẕâ raevke iy yetteḫiẕûneke illâ hüzüvâ. ehâẕe-lleẕî be`aŝe-llâhü rasûâ.وإذا رأوك إن يتخذونك إلا هزوا أهذا الذي بعث الله رسولا
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا
Elmalılı Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'ın Peygamber olarak gönderdiği?" diye hep seni alaya alıyorlar.
Y. AliWhen they see thee, they treat thee no otherwise than in mockery: "Is this the one whom Allah has sent as a messenger?"
 Words|
27.
[25:43]
era'eyte meni-tteḫaẕe ilâhehû hevâh. efeente tekûnü `aleyhi vekîlâ.أرأيت من اتخذ إلهه هواه أفأنت تكون عليه وكيلا
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Elmalılı Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
Y. AliSeest thou such a one as taketh for his god his own passion (or impulse)? Couldst thou be a disposer of affairs for him?
 Words|
28.
[25:57]
ḳul mâ es'elüküm `aleyhi min ecrin illâ men şâe ey yetteḫiẕe ilâ rabbihî sebîlâ.قل ما أسألكم عليه من أجر إلا من شاء أن يتخذ إلى ربه سبيلا
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَن شَاءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
Elmalılı De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum."
Y. AliSay: "No reward do I ask of you for it but this: that each one who will may take a (straight) Path to his Lord."
 Words|
29.
[26:29]
ḳâle leini-tteḫaẕte ilâhen gayrî leec`alenneke mine-lmescûnîn.قال لئن اتخذت إلها غيري لأجعلنك من المسجونين
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ
Elmalılı Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.
Y. Ali(Pharaoh) said: "If thou dost put forward any god other than me, I will certainly put thee in prison!"
 Words|
30.
[26:129]
vetetteḫiẕûne meṣâni`a le`alleküm taḫlüdûn.وتتخذون مصانع لعلكم تخلدون
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ
Elmalılı "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"
Y. Ali"And do ye get for yourselves fine buildings in the hope of living therein (for ever)?
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17