1. [67:25] | veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn. | ويقولون متى هذا الوعد إن كنتم صادقين وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ |
---|
Elmalılı | (Onlar): "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar |
Y. Ali | They ask: When will this promise be (fulfilled)? - If ye are telling the truth.
|
Words | | |
2. [67:26] | ḳul inneme-l`ilmü `inde-llâh. veinnemâ ene neẕîrum mübîn. | قل إنما العلم عند الله وإنما أنا نذير مبين قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ |
---|
Elmalılı | De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." |
Y. Ali | Say: "As to the knowledge of the time, it is with Allah alone: I am (sent) only to warn plainly in public."
|
Words | | |
3. [67:27] | felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn. | فلما رأوه زلفة سيئت وجوه الذين كفروا وقيل هذا الذي كنتم به تدعون فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَدَّعُونَ |
---|
Elmalılı | Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi. |
Y. Ali | At length, when they see it close at hand, grieved will be the faces of the Unbelievers, and it will be said (to them): "This is (the promise fulfilled), which ye were calling for!"
|
Words | | |
4. [67:28] | ḳul era'eytüm in ehlekeniye-llâhü vemem me`iye ev raḥimenâ femey yücîru-lkâfirîne min `aẕâbin elîm. | قل أرأيتم إن أهلكني الله ومن معي أو رحمنا فمن يجير الكافرين من عذاب أليم قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَن مَّعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَن يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir? |
Y. Ali | Say: "See ye?- If Allah were to destroy me, and those with me, or if He bestows His Mercy on us,- yet who can deliver the Unbelievers from a grievous Penalty?"
|
Words | | |
5. [67:29] | ḳul hüve-rraḥmânü âmennâ bihî ve`aleyhi tevekkelnâ. feseta`lemûne men hüve fî ḍalâlim mübîn. | قل هو الرحمن آمنا به وعليه توكلنا فستعلمون من هو في ضلال مبين قُلْ هُوَ الرَّحْمَنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "O çok merhametlidir. O'na inanmış, O'na dayanmışızdır. Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz." |
Y. Ali | Say: "He is (Allah) Most Gracious: We have believed in Him, and on Him have we put our trust: So, soon will ye know which (of us) it is that is in manifest error."
|
Words | | |
6. [67:30] | ḳul era'eytüm in aṣbeḥa mâüküm gavran femey ye'tîküm bimâim me`în. | قل أرأيتم إن أصبح ماؤكم غورا فمن يأتيكم بماء معين قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَن يَأْتِيكُم بِمَاءٍ مَّعِينٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "Baksanıza, eğer suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?" |
Y. Ali | Say: "See ye?- If your stream be some morning lost (in the underground earth), who then can supply you with clear-flowing water?"
|
Words | | |
7. [68:15] | iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn. | إذا تتلى عليه آياتنا قال أساطير الأولين إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ |
---|
Elmalılı | Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: "Eskilerin masalları" der. |
Y. Ali | When to him are rehearsed Our Signs, "Tales of the ancients", he cries!
|
Words | | |
8. [68:26] | felemmâ raevhâ ḳâlû innâ leḍâllûn. | فلما رأوها قالوا إنا لضالون فَلَمَّا رَأَوْهَا قَالُوا إِنَّا لَضَالُّونَ |
---|
Elmalılı | Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlış gelmişiz" dediler. |
Y. Ali | But when they saw the (garden), they said: "We have surely lost our way:
|
Words | | |
9. [68:28] | ḳâle evseṭuhüm elem eḳul leküm levlâ tüsebbiḥûn. | قال أوسطهم ألم أقل لكم لولا تسبحون قَالَ أَوْسَطُهُمْ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ |
---|
Elmalılı | İçlerinde en makul olanı şöyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememiş miydim?" |
Y. Ali | Said one of them, more just (than the rest): "Did I not say to you, 'Why not glorify (Allah)?'"
|
Words | | |
10. [68:29] | ḳâlû sübḥâne rabbinâ innâ künnâ żâlimîn. | قالوا سبحان ربنا إنا كنا ظالمين قَالُوا سُبْحَانَ رَبِّنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ |
---|
Elmalılı | "Rabbimizi tesbih ederiz, doğrusu biz zalimler imişiz." (dediler). |
Y. Ali | They said: "Glory to our Lord! Verily we have been doing wrong!"
|
Words | | |
11. [68:31] | ḳâlû yâ veylenâ innâ künnâ ṭâgîn. | قالوا يا ويلنا إنا كنا طاغين قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا طَاغِينَ |
---|
Elmalılı | Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgınlarmışız. |
Y. Ali | They said: "Alas for us! We have indeed transgressed!
|
Words | | |
12. [68:51] | veiy yekâdü-lleẕîne keferû leyüzliḳûneke biebṣârihim lemmâ semi`ü-ẕẕikra veyeḳûlûne innehû lemecnûn. | وإن يكاد الذين كفروا ليزلقونك بأبصارهم لما سمعوا الذكر ويقولون إنه لمجنون وَإِن يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِأَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ |
---|
Elmalılı | O kafirler Kur'ân'ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar "o bir deli" diyorlar. |
Y. Ali | And the Unbelievers would almost trip thee up with their eyes when they hear the Message; and they say: "Surely he is possessed!"
|
Words | | |
13. [69:19] | feemmâ men ûtiye kitâbehû biyemînihî feyeḳûlü hâümu-ḳraû kitâbiyeh. | فأما من أوتي كتابه بيمينه فيقول هاؤم اقرءوا كتابيه فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيَهْ |
---|
Elmalılı | Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.." |
Y. Ali | Then he that will be given his Record in his right hand will say: "Ah here! Read ye my Record!
|
Words | | |
14. [69:25] | veemmâ men ûtiye kitâbehû bişimâlihî feyeḳûlü yâ leytenî lem ûte kitâbiyeh. | وأما من أوتي كتابه بشماله فيقول يا ليتني لم أوت كتابيه وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ |
---|
Elmalılı | Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de, |
Y. Ali | And he that will be given his Record in his left hand, will say: "Ah! Would that my Record had not been given to me!
|
Words | | |
15. [69:40] | innehû leḳavlü rasûlin kerîm. | إنه لقول رسول كريم إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ |
---|
Elmalılı | Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür. |
Y. Ali | That this is verily the word of an honoured messenger;
|
Words | | |
16. [69:41] | vemâ hüve biḳavli şâ`ir. ḳalîlem mâ tü'minûn. | وما هو بقول شاعر قليلا ما تؤمنون وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ |
---|
Elmalılı | O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. |
Y. Ali | It is not the word of a poet: little it is ye believe!
|
Words | | |
17. [69:42] | velâ biḳavli kâhin. ḳalîlem mâ teẕekkerûn. | ولا بقول كاهن قليلا ما تذكرون وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ |
---|
Elmalılı | Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! |
Y. Ali | Nor is it the word of a soothsayer: little admonition it is ye receive.
|
Words | | |
18. [69:44] | velev teḳavvele `aleynâ ba`ḍa-l'eḳâvîl. | ولو تقول علينا بعض الأقاويل وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ |
---|
Elmalılı | O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, |
Y. Ali | And if the messenger were to invent any sayings in Our name,
|
Words | | |
19. [71:2] | ḳâle yâ ḳavmi innî leküm neẕîrum mübîn. | قال يا قوم إني لكم نذير مبين قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ |
---|
Elmalılı | Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım". |
Y. Ali | He said: "O my People! I am to you a Warner, clear and open:
|
Words | | |
20. [71:5] | ḳâle rabbi innî de`avtü ḳavmî leylev venehârâ. | قال رب إني دعوت قومي ليلا ونهارا قَالَ رَبِّ إِنِّي دَعَوْتُ قَوْمِي لَيْلًا وَنَهَارًا |
---|
Elmalılı | Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim." |
Y. Ali | He said: "O my Lord! I have called to my People night and day:
|
Words | | |
21. [71:10] | feḳultü-stagfirû rabbeküm innehû kâne gaffârâ. | فقلت استغفروا ربكم إنه كان غفارا فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ إِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا |
---|
Elmalılı | "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır." |
Y. Ali | "Saying, 'Ask forgiveness from your Lord; for He is Oft-Forgiving;
|
Words | | |
22. [71:21] | ḳâle nûḥur rabbi innehüm `aṣavnî vettebe`û mel lem yezidhü mâlühû veveledühû illâ ḫasârâ. | قال نوح رب إنهم عصوني واتبعوا من لم يزده ماله وولده إلا خسارا قَالَ نُوحٌ رَّبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَن لَّمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا |
---|
Elmalılı | Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler." |
Y. Ali | Noah said: "O my Lord! They have disobeyed me, but they follow (men) whose wealth and children give them no increase but only Loss.
|
Words | | |
23. [71:23] | veḳâlû lâ teẕerunne âliheteküm velâ teẕerunne veddev velâ süvâ`av velâ yegûŝe veye`ûḳa venesrâ. | وقالوا لا تذرن آلهتكم ولا تذرن ودا ولا سواعا ولا يغوث ويعوق ونسرا وَقَالُوا لَا تَذَرُنَّ آلِهَتَكُمْ وَلَا تَذَرُنَّ وَدًّا وَلَا سُوَاعًا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسْرًا |
---|
Elmalılı | Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i." |
Y. Ali | "And they have said (to each other), 'Abandon not your gods: Abandon neither Wadd nor Suwa', neither Yaguth nor Ya'uq, nor Nasr';-
|
Words | | |
24. [71:26] | veḳâle nûḥur rabbi lâ teẕer `ale-l'arḍi mine-lkâfirîne deyyârâ. | وقال نوح رب لا تذر على الأرض من الكافرين ديارا وَقَالَ نُوحٌ رَّبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا |
---|
Elmalılı | Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma." |
Y. Ali | And Noah, said: "O my Lord! Leave not of the Unbelievers, a single one on earth!
|
Words | | |
25. [72:1] | ḳul ûḥiye ileyye ennehü-steme`a neferum mine-lcinni feḳâlû innâ semi`nâ ḳur'ânen `acebâ. | قل أوحي إلي أنه استمع نفر من الجن فقالوا إنا سمعنا قرآنا عجبا قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا |
---|
Elmalılı | Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik. |
Y. Ali | Say: It has been revealed to me that a company of Jinns listened (to the Qur'an). They said, 'We have really heard a wonderful Recital!
|
Words | | |
26. [72:4] | veennehû kâne yeḳûlü sefîhünâ `ale-llâhi şeṭaṭâ. | وأنه كان يقول سفيهنا على الله شططا وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا |
---|
Elmalılı | Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. |
Y. Ali | 'There were some foolish ones among us, who used to utter extravagant lies against Allah;
|
Words | | |
27. [72:5] | veennâ żanennâ el len teḳûle-l'insü velcinnü `ale-llâhi keẕibâ. | وأنا ظننا أن لن تقول الإنس والجن على الله كذبا وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا |
---|
Elmalılı | Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız. |
Y. Ali | 'But we do think that no man or spirit should say aught that untrue against Allah.
|
Words | | |
28. [72:20] | ḳul innemâ ed`û rabbî velâ üşrikü bihî eḥadâ. | قل إنما أدعو ربي ولا أشرك به أحدا قُلْ إِنَّمَا أَدْعُواْ رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا |
---|
Elmalılı | De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam" |
Y. Ali | Say: "I do no more than invoke my Lord, and I join not with Him any (false god)."
|
Words | | |
29. [72:21] | ḳul innî lâ emlikü leküm ḍarrav velâ raşedâ. | قل إني لا أملك لكم ضرا ولا رشدا قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا |
---|
Elmalılı | De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim." |
Y. Ali | Say: "It is not in my power to cause you harm, or to bring you to right conduct."
|
Words | | |
30. [72:22] | ḳul innî ley yücîranî mine-llâhi eḥadüv velen ecide min dûnihî mülteḥadâ. | قل إني لن يجيرني من الله أحد ولن أجد من دونه ملتحدا قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا |
---|
Elmalılı | De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam." |
Y. Ali | Say: "No one can deliver me from Allah (If I were to disobey Him), nor should I find refuge except in Him,
|
Words | | |