1. [26:47] | ḳâlû âmennâ birabbi-l`âlemîn. | قالوا آمنا برب العالمين قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ |
---|
Elmalılı | "İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine " |
Y. Ali | Saying: "We believe in the Lord of the Worlds,
|
Words | | |
2. [26:49] | ḳâle âmentüm lehû ḳable en âẕene leküm. innehû lekebîrukümü-lleẕî `allemekümü-ssiḥr. felesevfe ta`lemûn. leüḳaṭṭi`anne eydiyeküm veercüleküm min ḫilâfiv veleüṣallibenneküm ecme`în. | قال آمنتم له قبل أن آذن لكم إنه لكبيركم الذي علمكم السحر فلسوف تعلمون لأقطعن أيديكم وأرجلكم من خلاف ولأصلبنكم أجمعين قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ |
---|
Elmalılı | Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!" |
Y. Ali | Said (Pharaoh): "Believe ye in Him before I give you permission? surely he is your leader, who has taught you sorcery! but soon shall ye know! Be sure I will cut off your hands and your feet on opposite sides, and I will cause you all to die on the cross!"
|
Words | | |
3. [26:50] | ḳâlû lâ ḍayr. innâ ilâ rabbinâ münḳalibûn. | قالوا لا ضير إنا إلى ربنا منقلبون قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ |
---|
Elmalılı | "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz." |
Y. Ali | They said: "No matter! for us, we shall but return to our Lord!
|
Words | | |
4. [26:61] | felemmâ terâe-lcem`âni ḳâle aṣḥâbü mûsâ innâ lemüdrakûn. | فلما تراءى الجمعان قال أصحاب موسى إنا لمدركون فَلَمَّا تَرَاءَ الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَى إِنَّا لَمُدْرَكُونَ |
---|
Elmalılı | İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler. |
Y. Ali | And when the two bodies saw each other, the people of Moses said: "We are sure to be overtaken."
|
Words | | |
5. [26:62] | ḳâle kellâ. inne me`iye rabbî seyehdîn. | قال كلا إن معي ربي سيهدين قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ |
---|
Elmalılı | Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir." |
Y. Ali | (Moses) said: "By no means! my Lord is with me! Soon will He guide me!"
|
Words | | |
6. [26:70] | iẕ ḳâle liebîhi veḳavmihî mâ ta`büdûn. | إذ قال لأبيه وقومه ما تعبدون إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ |
---|
Elmalılı | Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti. |
Y. Ali | Behold, he said to his father and his people: "What worship ye?"
|
Words | | |
7. [26:71] | ḳâlû na`büdü aṣnâmen feneżallü lehâ `âkifîn. | قالوا نعبد أصناما فنظل لها عاكفين قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ |
---|
Elmalılı | "Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler. |
Y. Ali | They said: "We worship idols, and we remain constantly in attendance on them."
|
Words | | |
8. [26:72] | ḳâle hel yesme`ûneküm iẕ ted`ûn. | قال هل يسمعونكم إذ تدعون قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ |
---|
Elmalılı | İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?" |
Y. Ali | He said: "Do they listen to you when ye call (on them)?"
|
Words | | |
9. [26:74] | ḳâlû bel vecednâ âbâenâ keẕâlike yef`alûn. | قالوا بل وجدنا آباءنا كذلك يفعلون قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَلِكَ يَفْعَلُونَ |
---|
Elmalılı | "Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk." |
Y. Ali | They said: "Nay, but we found our fathers doing thus (what we do)."
|
Words | | |
10. [26:75] | ḳâle eferaeytüm mâ küntüm ta`büdûn. | قال أفرأيتم ما كنتم تعبدون قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ |
---|
Elmalılı | İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?" |
Y. Ali | He said: "Do ye then see whom ye have been worshipping,-
|
Words | | |
11. [26:92] | veḳîle lehüm eyne mâ küntüm ta`büdûn. | وقيل لهم أين ما كنتم تعبدون وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ |
---|
Elmalılı | Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir. |
Y. Ali | "And it shall be said to them: 'Where are the (gods) ye worshipped-
|
Words | | |
12. [26:96] | ḳâlû vehüm fîhâ yaḫteṣimûn. | قالوا وهم فيها يختصمون قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ |
---|
Elmalılı | Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: |
Y. Ali | "They will say there in their mutual bickerings:
|
Words | | |
13. [26:106] | iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm nûḥun elâ tetteḳûn. | إذ قال لهم أخوهم نوح ألا تتقون إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
Y. Ali | Behold, their brother Noah said to them: "Will ye not fear (Allah)?
|
Words | | |
14. [26:111] | ḳâlû enü'minü leke vettebe`ake-l'erẕelûn. | قالوا أنؤمن لك واتبعك الأرذلون قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ |
---|
Elmalılı | "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?" |
Y. Ali | They said: "Shall we believe in thee when it is the meanest that follow thee?"
|
Words | | |
15. [26:112] | ḳâle vemâ `ilmî bimâ kânû ya`melûn. | قال وما علمي بما كانوا يعملون قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur." |
Y. Ali | He said: "And what do I know as to what they do?
|
Words | | |
16. [26:116] | ḳâlû leil lem tentehi yâ nûḥu letekûnenne mine-lmercûmîn. | قالوا لئن لم تنته يا نوح لتكونن من المرجومين قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ |
---|
Elmalılı | Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!" |
Y. Ali | They said: "If thou desist not, O Noah! thou shalt be stoned (to death)."
|
Words | | |
17. [26:117] | ḳâle rabbi inne ḳavmî keẕẕebûn. | قال رب إن قومي كذبون قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ |
---|
Elmalılı | Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti." |
Y. Ali | He said: "O my Lord! truly my people have rejected me.
|
Words | | |
18. [26:124] | iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm hûdün elâ tetteḳûn. | إذ قال لهم أخوهم هود ألا تتقون إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
Y. Ali | Behold, their brother Hud said to them: "Will ye not fear (Allah)?
|
Words | | |
19. [26:136] | ḳâlû sevâün `aleynâ eve`ażte em lem teküm mine-lvâ`iżîn. | قالوا سواء علينا أوعظت أم لم تكن من الواعظين قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ |
---|
Elmalılı | "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir." |
Y. Ali | They said: "It is the same to us whether thou admonish us or be not among (our) admonishers!
|
Words | | |
20. [26:142] | iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm ṣâliḥun elâ tetteḳûn. | إذ قال لهم أخوهم صالح ألا تتقون إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
Y. Ali | Behold, their brother Salih said to them: "Will you not fear (Allah)?
|
Words | | |
21. [26:153] | ḳâlû innemâ ente mine-lmüseḥḥarîn. | قالوا إنما أنت من المسحرين قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ |
---|
Elmalılı | "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!" |
Y. Ali | They said: "Thou art only one of those bewitched!
|
Words | | |
22. [26:155] | ḳâle hâẕihî nâḳatül lehâ şirbüv veleküm şirbü yevmim ma`lûm. | قال هذه ناقة لها شرب ولكم شرب يوم معلوم قَالَ هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ |
---|
Elmalılı | Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi. |
Y. Ali | He said: "Here is a she-camel: she has a right of watering, and ye have a right of watering, (severally) on a day appointed.
|
Words | | |
23. [26:161] | iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm lûṭun elâ tetteḳûn. | إذ قال لهم أخوهم لوط ألا تتقون إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?" |
Y. Ali | Behold, their brother Lut said to them: "Will ye not fear (Allah)?
|
Words | | |
24. [26:167] | ḳâlû leil lem tentehi yâ lûṭu letekûnenne mine-lmuḫracîn. | قالوا لئن لم تنته يا لوط لتكونن من المخرجين قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ |
---|
Elmalılı | Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın." |
Y. Ali | They said: "If thou desist not, O Lut! thou wilt assuredly be cast out!"
|
Words | | |
25. [26:168] | ḳâle innî li`ameliküm mine-lḳâlîn. | قال إني لعملكم من القالين قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ الْقَالِينَ |
---|
Elmalılı | Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim." |
Y. Ali | He said: "I do detest your doings."
|
Words | | |
26. [26:177] | iẕ ḳâle lehüm şu`aybün elâ tetteḳûn. | إذ قال لهم شعيب ألا تتقون إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ |
---|
Elmalılı | Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?" |
Y. Ali | Behold, Shu'aib said to them: "Will ye not fear (Allah)?
|
Words | | |
27. [26:185] | ḳâlû innemâ ente mine-lmüseḥḥarîn. | قالوا إنما أنت من المسحرين قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ |
---|
Elmalılı | Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin." |
Y. Ali | They said: "Thou art only one of those bewitched!
|
Words | | |
28. [26:188] | ḳâle rabbî a`lemü bimâ ta`melûn. | قال ربي أعلم بما تعملون قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi. |
Y. Ali | He said: "My Lord knows best what ye do."
|
Words | | |
29. [26:203] | feyeḳûlû hel naḥnü münżarûn. | فيقولوا هل نحن منظرون فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ |
---|
Elmalılı | O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?... diyeceklerdir. |
Y. Ali | Then they will say: "Shall we be respited?"
|
Words | | |
30. [26:216] | fein `aṣavke feḳul innî berîüm mimmâ ta`melûn. | فإن عصوك فقل إني بريء مما تعملون فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım." |
Y. Ali | Then if they disobey thee, say: "I am free (of responsibility) for what ye do!"
|
Words | | |