Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 Surah :  26 - ŞuaraGörüntülenen ayetler : 211 ... 227 | 227 - Sure no: 26
1.
[26:211]
vemâ yembegî lehüm vemâ yesteṭî`ûn.وما ينبغي لهم وما يستطيعون
وَمَا يَنبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ
Elmalılı Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.
Y. AliIt would neither suit them nor would they be able (to produce it).
 Words|وما - And not| ينبغي - (it) suits| لهم - [for] them| وما - and not| يستطيعون - they are able.|
2.
[26:212]
innehüm `ani-ssem`i lema`zûlûn.إنهم عن السمع لمعزولون
إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ
Elmalılı Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.
Y. AliIndeed they have been removed far from even (a chance of) hearing it.
 Words|إنهم - Indeed, they| عن - from| السمع - the hearing| لمعزولون - (are) surely banished.|
3.
[26:213]
felâ ted`u me`a-llâhi ilâhen âḫara fetekûne mine-lmü`aẕẕebîn.فلا تدع مع الله إلها آخر فتكون من المعذبين
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ
Elmalılı O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.
Y. AliSo call not on any other god with Allah, or thou wilt be among those under the Penalty.
 Words|فلا - So (do) not| تدع - invoke| مع - with| الله - Allah,| إلها - god| آخر - another| فتكون - lest you be| من - of| المعذبين - those punished.|
4.
[26:214]
veenẕir `aşîrateke-l'aḳrabîn.وأنذر عشيرتك الأقربين
وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ
Elmalılı (Önce) en yakın hısımlarını uyar.
Y. AliAnd admonish thy nearest kinsmen,
 Words|وأنذر - And warn| عشيرتك - your kindred| الأقربين - [the] closest.|
5.
[26:215]
vaḫfiḍ cenâḥake limeni-ttebe`ake mine-lmü'minîn.واخفض جناحك لمن اتبعك من المؤمنين
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Ve sana uyan müminlere kanadını indir.
Y. AliAnd lower thy wing to the Believers who follow thee.
 Words|واخفض - And lower| جناحك - your wing| لمن - to (those) who| اتبعك - follow you| من - of| المؤمنين - the believers.|
6.
[26:216]
fein `aṣavke feḳul innî berîüm mimmâ ta`melûn.فإن عصوك فقل إني بريء مما تعملون
فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ
Elmalılı Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."
Y. AliThen if they disobey thee, say: "I am free (of responsibility) for what ye do!"
 Words|فإن - Then if| عصوك - they disobey you| فقل - then say,| إني - "Indeed, I am| بريء - innocent| مما - of what| تعملون - you do."|
7.
[26:217]
vetevekkel `ale-l`azîzi-rraḥîm.وتوكل على العزيز الرحيم
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ
Elmalılı Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
Y. AliAnd put thy trust on the Exalted in Might, the Merciful,-
 Words|وتوكل - And put (your) trust| على - in| العزيز - the All-Mighty,| الرحيم - the Most Merciful,|
8.
[26:218]
elleẕî yerâke ḥîne teḳûm.الذي يراك حين تقوم
الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ
Elmalılı O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
Y. AliWho seeth thee standing forth (in prayer),
 Words|الذي - The One Who| يراك - sees you| حين - when| تقوم - you stand up|
9.
[26:219]
veteḳallübeke fi-ssâcidîn.وتقلبك في الساجدين
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ
Elmalılı Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)
Y. AliAnd thy movements among those who prostrate themselves,
 Words|وتقلبك - And your movements| في - among| الساجدين - those who prostrate.|
10.
[26:220]
innehû hüve-ssemî`u-l`alîm.إنه هو السميع العليم
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Elmalılı Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.
Y. AliFor it is He Who heareth and knoweth all things.
 Words|إنه - Indeed, He| هو - [He]| السميع - (is) the All-Hearer,| العليم - the All-Knower.|
11.
[26:221]
hel ünebbiüküm `alâ men tenezzelü-şşeyâṭîn.هل أنبئكم على من تنزل الشياطين
هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَى مَن تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ
Elmalılı Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
Y. AliShall I inform you, (O people!), on whom it is that the evil ones descend?
 Words|هل - Shall| أنبئكم - I inform you| على - upon| من - whom| تنزل - descend| الشياطين - the devils?|
12.
[26:222]
tenezzelü `alâ külli effâkin eŝîm.تنزل على كل أفاك أثيم
تَنَزَّلُ عَلَى كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ
Elmalılı Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.
Y. AliThey descend on every lying, wicked person,
 Words|تنزل - They descend| على - upon| كل - every| أفاك - liar| أثيم - sinful.|
13.
[26:223]
yülḳûne-ssem`a veekŝeruhüm kâẕibûn.يلقون السمع وأكثرهم كاذبون
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ
Elmalılı Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.
Y. Ali(Into whose ears) they pour hearsay vanities, and most of them are liars.
 Words|يلقون - They pass on| السمع - (what is) heard,| وأكثرهم - and most of them| كاذبون - (are) liars.|
14.
[26:224]
veşşu`arâü yettebi`uhümü-lgâvûn.والشعراء يتبعهم الغاوون
وَالشُّعَرَاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ
Elmalılı Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.
Y. AliAnd the Poets,- It is those straying in Evil, who follow them:
 Words|والشعراء - And the poets -| يتبعهم - follow them| الغاوون - the deviators.|
15.
[26:225]
elem tera ennehüm fî külli vâdiy yehîmûn.ألم تر أنهم في كل واد يهيمون
أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ
Elmalılı Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?
Y. AliSeest thou not that they wander distracted in every valley?-
 Words|ألم - Do not| تر - you see| أنهم - that they| في - in| كل - every| واد - valley| يهيمون - [they] roam,|
16.
[26:226]
veennehüm yeḳûlûne mâ lâ yef`alûn.وأنهم يقولون ما لا يفعلون
وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ
Elmalılı Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?
Y. AliAnd that they say what they practise not?-
 Words|وأنهم - And that they| يقولون - say| ما - what| لا - not| يفعلون - they do?|
17.
[26:227]
ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veẕekerü-llâhe keŝîrav venteṣarû mim ba`di mâ żulimû. veseya`lemü-lleẕîne żalemû eyye münḳalebiy yenḳalibûn.إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وذكروا الله كثيرا وانتصروا من بعد ما ظلموا وسيعلم الذين ظلموا أي منقلب ينقلبون
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
Elmalılı Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Y. AliExcept those who believe, work righteousness, engage much in the remembrance of Allah, and defend themselves only after they are unjustly attacked. And soon will the unjust assailants know what vicissitudes their affairs will take!
 Words|إلا - Except| الذين - those who| آمنوا - believe| وعملوا - and do| الصالحات - righteous deeds| وذكروا - and remember| الله - Allah| كثيرا - much,| وانتصروا - and defend themselves| من - after| بعد - after| ما - after| ظلموا - they were wronged.| وسيعلم - And will come to know| الذين - those who| ظلموا - have wronged| أي - (to) what| منقلب - return| ينقلبون - they will return.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17