Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 Surah :  26 - ŞuaraGörüntülenen ayetler : 91 ... 120 | 227 - Sure no: 26
1.
[26:91]
vebürrizeti-lceḥîmü lilgâvîn.وبرزت الجحيم للغاوين
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ
Elmalılı Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.
Y. Ali"And to those straying in Evil, the Fire will be placed in full view;
 Words|وبرزت - And (will be) made manifest| الجحيم - the Hellfire| للغاوين - to the deviators.|
2.
[26:92]
veḳîle lehüm eyne mâ küntüm ta`büdûn.وقيل لهم أين ما كنتم تعبدون
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ
Elmalılı Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Y. Ali"And it shall be said to them: 'Where are the (gods) ye worshipped-
 Words|وقيل - And it will be said| لهم - to them,| أين - "Where| ما - (is) that| كنتم - you used| تعبدون - (to) worship|
3.
[26:93]
min dûni-llâh. hel yenṣurûneküm ev yenteṣirûn.من دون الله هل ينصرونكم أو ينتصرون
مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ
Elmalılı Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
Y. Ali"'Besides Allah? Can they help you or help themselves?'
 Words|من - Besides Allah?| دون - Besides Allah?| الله - Besides Allah?| هل - Can| ينصرونكم - they help you| أو - or| ينتصرون - help themselves?"|
4.
[26:94]
fekübkibû fîhâ hüm velgâvûn.فكبكبوا فيها هم والغاوون
فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ
Elmalılı Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.
Y. Ali"Then they will be thrown headlong into the (Fire),- they and those straying in Evil,
 Words|فكبكبوا - Then they will be overturned| فيها - into it,| هم - they| والغاوون - and the deviators|
5.
[26:95]
vecünûdü iblîse ecme`ûn.وجنود إبليس أجمعون
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ
Elmalılı Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:
Y. Ali"And the whole hosts of Iblis together.
 Words|وجنود - And (the) hosts| إبليس - (of) Iblis| أجمعون - all together.|
6.
[26:96]
ḳâlû vehüm fîhâ yaḫteṣimûn.قالوا وهم فيها يختصمون
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ
Elmalılı Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:
Y. Ali"They will say there in their mutual bickerings:
 Words|قالوا - They (will) say| وهم - while they| فيها - in it| يختصمون - (are) disputing,|
7.
[26:97]
tellâhi in künnâ lefî ḍalâlim mübîn.تالله إن كنا لفي ضلال مبين
تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Elmalılı "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
Y. Ali"'By Allah, we were truly in an error manifest,
 Words|تالله - "By Allah,| إن - indeed,| كنا - we were| لفي - surely in| ضلال - error| مبين - clear|
8.
[26:98]
iẕ nüsevvîküm birabbi-l`âlemîn.إذ نسويكم برب العالمين
إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
Y. Ali"'When we held you as equals with the Lord of the Worlds;
 Words|إذ - When| نسويكم - we equated you| برب - with (the) Lord| العالمين - (of) the worlds.|
9.
[26:99]
vemâ eḍallenâ ille-lmücrimûn.وما أضلنا إلا المجرمون
وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ
Elmalılı "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."
Y. Ali"'And our seducers were only those who were steeped in guilt.
 Words|وما - And not| أضلنا - misguided us| إلا - except| المجرمون - the criminals.|
10.
[26:100]
femâ lenâ min şâfi`în.فما لنا من شافعين
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ
Elmalılı "Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
Y. Ali"'Now, then, we have none to intercede (for us),
 Words|فما - So (now) not| لنا - we have| من - any| شافعين - intercessors|
11.
[26:101]
velâ ṣadîḳin ḥamîm.ولا صديق حميم
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ
Elmalılı "Ne de yakın bir dost."
Y. Ali"'Nor a single friend to feel (for us).
 Words|ولا - And not| صديق - a friend| حميم - close.|
12.
[26:102]
felev enne lenâ kerraten fenekûne mine-lmü'minîn.فلو أن لنا كرة فنكون من المؤمنين
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
Y. Ali"'Now if we only had a chance of return we shall truly be of those who believe!'"
 Words|فلو - Then if| أن - that| لنا - we had| كرة - a return,| فنكون - then we could be| من - of| المؤمنين - the believers."|
13.
[26:103]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign but most of them do not believe.
 Words|إن - Indeed,| في - in| ذلك - that| لآية - surely is a Sign,| وما - but not| كان - are| أكثرهم - most of them| مؤمنين - believers.|
14.
[26:104]
veinne rabbeke lehüve-l`azîzü-rraḥîm.وإن ربك لهو العزيز الرحيم
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Elmalılı Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Y. AliAnd verily thy Lord is He, the Exalted in Might, Most Merciful.
 Words|وإن - And indeed,| ربك - your Lord,| لهو - surely He| العزيز - (is) the All-Mighty,| الرحيم - the Most Merciful.|
15.
[26:105]
keẕẕebet ḳavmü nûḥin-lmürselîn.كذبت قوم نوح المرسلين
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ
Elmalılı Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
Y. AliThe people of Noah rejected the messengers.
 Words|كذبت - Denied| قوم - (the) people| نوح - (of) Nuh| المرسلين - the Messengers|
16.
[26:106]
iẕ ḳâle lehüm eḫûhüm nûḥun elâ tetteḳûn.إذ قال لهم أخوهم نوح ألا تتقون
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
Elmalılı Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"
Y. AliBehold, their brother Noah said to them: "Will ye not fear (Allah)?
 Words|إذ - When| قال - said| لهم - to them| أخوهم - their brother| نوح - Nuh,| ألا - "Will not| تتقون - you fear (Allah)?|
17.
[26:107]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust:
 Words|إني - Indeed, I am| لكم - to you| رسول - a Messenger| أمين - trustworthy.|
18.
[26:108]
fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.فاتقوا الله وأطيعون
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Elmalılı "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
Y. Ali"So fear Allah, and obey me.
 Words|فاتقوا - So fear| الله - Allah| وأطيعون - and obey me.|
19.
[26:109]
vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn.وما أسألكم عليه من أجر إن أجري إلا على رب العالمين
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
Y. Ali"No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds:
 Words|وما - And not| أسألكم - I ask (of) you| عليه - for it| من - any| أجر - payment.| إن - Not| أجري - (is) my payment| إلا - but| على - from| رب - (the) Lord| العالمين - (of) the worlds.|
20.
[26:110]
fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.فاتقوا الله وأطيعون
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Elmalılı "Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
Y. Ali"So fear Allah, and obey me."
 Words|فاتقوا - So fear| الله - Allah| وأطيعون - and obey me."|
21.
[26:111]
ḳâlû enü'minü leke vettebe`ake-l'erẕelûn.قالوا أنؤمن لك واتبعك الأرذلون
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ
Elmalılı "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"
Y. AliThey said: "Shall we believe in thee when it is the meanest that follow thee?"
 Words|قالوا - They said,| أنؤمن - "Should we believe| لك - in you| واتبعك - while followed you| الأرذلون - the lowest?"|
22.
[26:112]
ḳâle vemâ `ilmî bimâ kânû ya`melûn.قال وما علمي بما كانوا يعملون
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Elmalılı Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."
Y. AliHe said: "And what do I know as to what they do?
 Words|قال - He said,| وما - "And what| علمي - (do) I know| بما - of what| كانوا - they used| يعملون - (to) do?|
23.
[26:113]
in ḥisâbühüm illâ `alâ rabbî lev teş`urûn.إن حسابهم إلا على ربي لو تشعرون
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَى رَبِّي لَوْ تَشْعُرُونَ
Elmalılı "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"
Y. Ali"Their account is only with my Lord, if ye could (but) understand.
 Words|إن - Verily,| حسابهم - their account| إلا - (is) but| على - upon| ربي - my Lord,| لو - if| تشعرون - you perceive.|
24.
[26:114]
vemâ ene biṭâridi-lmü'minîn.وما أنا بطارد المؤمنين
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."
Y. Ali"I am not one to drive away those who believe.
 Words|وما - And not| أنا - I am| بطارد - the one to drive away| المؤمنين - the believers.|
25.
[26:115]
in ene illâ neẕîrum mübîn.إن أنا إلا نذير مبين
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
Y. Ali"I am sent only to warn plainly in public."
 Words|إن - Not| أنا - I am| إلا - but| نذير - a warner| مبين - clear."|
26.
[26:116]
ḳâlû leil lem tentehi yâ nûḥu letekûnenne mine-lmercûmîn.قالوا لئن لم تنته يا نوح لتكونن من المرجومين
قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ
Elmalılı Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"
Y. AliThey said: "If thou desist not, O Noah! thou shalt be stoned (to death)."
 Words|قالوا - They said,| لئن - "If| لم - not| تنته - you desist,| يا - O| نوح - O Nuh!| لتكونن - Surely you will be| من - of| المرجومين - those who are stoned."|
27.
[26:117]
ḳâle rabbi inne ḳavmî keẕẕebûn.قال رب إن قومي كذبون
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
Elmalılı Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."
Y. AliHe said: "O my Lord! truly my people have rejected me.
 Words|قال - He said,| رب - "My Lord!| إن - Indeed,| قومي - my people| كذبون - have denied me.|
28.
[26:118]
feftaḥ beynî vebeynehüm fetḥav veneccinî vemem me`iye mine-lmü'minîn.فافتح بيني وبينهم فتحا ونجني ومن معي من المؤمنين
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
Y. Ali"Judge Thou, then, between me and them openly, and deliver me and those of the Believers who are with me."
 Words|فافتح - So judge| بيني - between me| وبينهم - and between them| فتحا - (with decisive) judgment,| ونجني - and save me| ومن - and who| معي - (are) with me| من - of| المؤمنين - the believers."|
29.
[26:119]
feenceynâhü vemem me`ahû fi-lfülki-lmeşḥûn.فأنجيناه ومن معه في الفلك المشحون
فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Elmalılı Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
Y. AliSo We delivered him and those with him, in the Ark filled (with all creatures).
 Words|فأنجيناه - So We saved him| ومن - and who| معه - (were) with him| في - in| الفلك - the ship,| المشحون - laden.|
30.
[26:120]
ŝümme agraḳnâ ba`dü-lbâḳîn.ثم أغرقنا بعد الباقين
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ
Elmalılı Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.
Y. AliThereafter We drowned those who remained behind.
 Words|ثم - Then| أغرقنا - We drowned| بعد - thereafter| الباقين - the remaining ones.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17