Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Bu kelime için kök bilgisi bulunamadı.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 211 241 271 301 331 361 391 421 451 481 511 541 571 601 631 661 691 721 Surah :   - -Görüntülenen ayetler : 451 ... 480 | 723 - Kök: أمن
1.
[26:51]
innâ naṭme`u ey yagfira lenâ rabbünâ ḫaṭâyânâ en künnâ evvele-lmü'minîn.إنا نطمع أن يغفر لنا ربنا خطايانا أن كنا أول المؤمنين
إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"
Y. Ali"Only, our desire is that our Lord will forgive us our faults, that we may become foremost among the believers!"
 Words|
2.
[26:67]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
3.
[26:102]
felev enne lenâ kerraten fenekûne mine-lmü'minîn.فلو أن لنا كرة فنكون من المؤمنين
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
Y. Ali"'Now if we only had a chance of return we shall truly be of those who believe!'"
 Words|
4.
[26:103]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign but most of them do not believe.
 Words|
5.
[26:107]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust:
 Words|
6.
[26:111]
ḳâlû enü'minü leke vettebe`ake-l'erẕelûn.قالوا أنؤمن لك واتبعك الأرذلون
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ
Elmalılı "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"
Y. AliThey said: "Shall we believe in thee when it is the meanest that follow thee?"
 Words|
7.
[26:114]
vemâ ene biṭâridi-lmü'minîn.وما أنا بطارد المؤمنين
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."
Y. Ali"I am not one to drive away those who believe.
 Words|
8.
[26:118]
feftaḥ beynî vebeynehüm fetḥav veneccinî vemem me`iye mine-lmü'minîn.فافتح بيني وبينهم فتحا ونجني ومن معي من المؤمنين
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
Y. Ali"Judge Thou, then, between me and them openly, and deliver me and those of the Believers who are with me."
 Words|
9.
[26:121]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
10.
[26:125]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust:
 Words|
11.
[26:139]
fekeẕẕebûhü feehleknâhüm. inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.فكذبوه فأهلكناهم إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliSo they rejected him, and We destroyed them. Verily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
12.
[26:143]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust.
 Words|
13.
[26:146]
etütrakûne fî mâ hâhünâ âminîn.أتتركون في ما هاهنا آمنين
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ
Elmalılı "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"
Y. Ali"Will ye be left secure, in (the enjoyment of) all that ye have here?-
 Words|
14.
[26:158]
feeḫaẕehümü-l`aẕâb. inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.فأخذهم العذاب إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliBut the Penalty seized them. Verily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
15.
[26:162]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust.
 Words|
16.
[26:174]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in this is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
17.
[26:178]
innî leküm rasûlün emîn.إني لكم رسول أمين
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
Elmalılı "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
Y. Ali"I am to you a messenger worthy of all trust.
 Words|
18.
[26:190]
inne fî ẕâlike leâyeh. vemâ kâne ekŝeruhüm mü'minîn.إن في ذلك لآية وما كان أكثرهم مؤمنين
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ
Elmalılı Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
Y. AliVerily in that is a Sign: but most of them do not believe.
 Words|
19.
[26:193]
nezele bihi-rrûḥu-l'emîn.نزل به الروح الأمين
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
Elmalılı (Resulüm!) Onu Rûhu'lemin (Cebrail) indirdi;
Y. AliWith it came down the spirit of Faith and Truth-
 Words|
20.
[26:199]
feḳara'ehû `aleyhim mâ kânû bihî mü'minîn.فقرأه عليهم ما كانوا به مؤمنين
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ
Elmalılı Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.
Y. AliAnd had he recited it to them, they would not have believed in it.
 Words|
21.
[26:201]
lâ yü'minûne bihî ḥattâ yeravu-l`aẕâbe-l'elîm.لا يؤمنون به حتى يروا العذاب الأليم
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّى يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Elmalılı Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
Y. AliThey will not believe in it until they see the grievous Penalty;
 Words|
22.
[26:215]
vaḫfiḍ cenâḥake limeni-ttebe`ake mine-lmü'minîn.واخفض جناحك لمن اتبعك من المؤمنين
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Ve sana uyan müminlere kanadını indir.
Y. AliAnd lower thy wing to the Believers who follow thee.
 Words|
23.
[26:227]
ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veẕekerü-llâhe keŝîrav venteṣarû mim ba`di mâ żulimû. veseya`lemü-lleẕîne żalemû eyye münḳalebiy yenḳalibûn.إلا الذين آمنوا وعملوا الصالحات وذكروا الله كثيرا وانتصروا من بعد ما ظلموا وسيعلم الذين ظلموا أي منقلب ينقلبون
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
Elmalılı Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Y. AliExcept those who believe, work righteousness, engage much in the remembrance of Allah, and defend themselves only after they are unjustly attacked. And soon will the unjust assailants know what vicissitudes their affairs will take!
 Words|
24.
[27:2]
hüdev vebüşrâ lilmü'minîn.هدى وبشرى للمؤمنين
هُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı İman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.
Y. AliA guide: and glad tidings for the believers,-
 Words|
25.
[27:4]
inne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati zeyyennâ lehüm a`mâlehüm fehüm ya`mehûn.إن الذين لا يؤمنون بالآخرة زينا لهم أعمالهم فهم يعمهون
إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَ
Elmalılı Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.
Y. AliAs to those who believe not in the Hereafter, We have made their deeds pleasing in their eyes; and so they wander about in distraction.
 Words|
26.
[27:15]
veleḳad âteynâ dâvûde vesüleymâne `ilmâ. veḳâle-lḥamdü lillâhi-lleẕî feḍḍalenâ `alâ keŝîrim min `ibâdihi-lmü'minîn.ولقد آتينا داوود وسليمان علما وقالا الحمد لله الذي فضلنا على كثير من عباده المؤمنين
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ عِلْمًا وَقَالَا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِّنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler.
Y. AliWe gave (in the past) knowledge to David and Solomon: And they both said: "Praise be to Allah, Who has favoured us above many of his servants who believe!"
 Words|
27.
[27:39]
ḳâle `ifrîtüm mine-lcinni ene âtîke bihî ḳable en teḳûme mim meḳâmik. veinnî `aleyhi leḳaviyyün emîn.قال عفريت من الجن أنا آتيك به قبل أن تقوم من مقامك وإني عليه لقوي أمين
قَالَ عِفْرِيتٌ مِّنَ الْجِنِّ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَن تَقُومَ مِن مَّقَامِكَ وَإِنِّي عَلَيْهِ لَقَوِيٌّ أَمِينٌ
Elmalılı Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.
Y. AliSaid an 'Ifrit, of the Jinns: "I will bring it to thee before thou rise from thy council: indeed I have full strength for the purpose, and may be trusted."
 Words|
28.
[27:53]
veenceyne-lleẕîne âmenû vekânû yetteḳûn.وأنجينا الذين آمنوا وكانوا يتقون
وَأَنْجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Elmalılı İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.
Y. AliAnd We saved those who believed and practised righteousness.
 Words|
29.
[27:77]
veinnehû lehüdev veraḥmetül lilmü'minîn.وإنه لهدى ورحمة للمؤمنين
وَإِنَّهُ لَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Elmalılı Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.
Y. AliAnd it certainly is a Guide and a Mercy to those who believe.
 Words|
30.
[27:81]
vemâ ente bihâdi-l`umyi `an ḍalâletihim. in tüsmi`u illâ mey yü'minü biâyâtinâ fehüm müslimûn.وما أنت بهادي العمي عن ضلالتهم إن تسمع إلا من يؤمن بآياتنا فهم مسلمون
وَمَا أَنتَ بِهَادِي الْعُمْيِ عَن ضَلَالَتِهِمْ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ
Elmalılı Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.
Y. AliNor canst thou be a guide to the blind, (to prevent them) from straying: only those wilt thou get to listen who believe in Our Signs, and they will bow in Islam.
 Words|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17